Ajans haberi aldatıcı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararını elbette hukukçuların yorumlaması gerekiyor. Haber ajanslarının geçtiği bilgilerden yola çıkarak yapılan değerlendirmeler, yetersiz kalıyor ve kamuoyunu yanlış bilgilendiriyor. Meselâ ANKA'nın haberinde şu hususlara dikkat çekiliyordu: * "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 'Laiklikilkesi,Türkiye'dekidemokrasiaçısındanbüyükönemtaşır;özgürlükler,kamudüzenininvedemokrasininmuhafazasıiçinsınırlanabilir.Dolayısıylaortadameşrubiramaçvardır' yorumunu yaptı. * Mahkeme, davacılara manevi tazminat vermedi. * Davacıların diğer şikâyetlerinin ayrı ayrı incelenmesi gerekmediği kararlaştırıldı." Halbuki, gerçek, ANKA'nın haberinden çok farklı. * Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, hak ve özgürlüklerin, kamudüzeni,genelsağlık,suçlarınönlenmesiveyahutbaşkalarınınözgürlüklerininkısıtlanmamasısebebiyle sınırlanabileceği daima kabul ediliyor. Bu bağlamda elbette laik-demokratik rejimin muhafazası da meşru bir amaç. Bütün mesele, bu meşru amaç ile verilen ceza arasında orantı var mı; demokratiktoplumgereklerineuygun,acilbirihtiyacacevapveren bir ceza mı söz konusu; yoksa ölçü kaçırılmış mı? AİHM, ölçünün kaçırıldığını tespit ederse, o zaman, hakkın özüne dokun ulduğunu kabul ediyor ve ihlâl kararı veriyor. * Manevi tazminat verilmemesinin sebebi şu: Karar, manevi tazminat yerine geçiyor. Manen uğranılan zararı telâfi ediyor. Kararda bu husus açıkça belirtiliyor. * Mahkeme, birçok uygulamasında, en önem li gördüğü hususu ele alıyor; onunla ilgili hüküm kuruyor ve ihl â l kararı verildiği için, diğer konuları inceleyip, karara bağlama lüzumunu hissetmi yor. Bu durum, sözleşmenin başka maddelerinin ihl â l edilmediği anlamına gelmiyor.
***
Sonuç olarak, kararı tümüyle inceleyip, değer lendirme yapmak lâzım. AİHM, seçme ve seçilme hakkının özüne dokunulduğunu belirtirken, sadece başvuran bizlerin değil, genelseçimlerletercihinigösterenvemilletvekilleriniParlamento'yayollayanmilletinoyununsonuçlarınasaygıgösterilmediğini, halkın egemen iradesinin özü nün ihlal edildiğini vurguluyor. Kimilerine göre AİHM, sadece, 5yıllıksiyasetyasağını ağır buldu. Halbuki, gerçek bu değil. Çünkü, seçme ve seçilme hürriyeti, kişilerinadayolmasınıveseçildiktensonrada,omakamdaöngörülensüreyidoldurmasını kapsıyor. Milletvekilliğinin düşürülmesi, görev süresini sona erdirdiği için, 1. Protokol'ün 3'üncü maddesindeki "seçmeveseçilmehakkınınihlâli" anlamına geliyor. Keşke herkes, ciddi olsa ve ajans haberlerinden yola çıkmak yerine, Avrupa Konseyi'nin site sinde yayınlanan karar metnini doğrudan okusa. (www.echr.coe.int)