Farklılıklarımızla birlikte yaşayalım
Yeni Şafak'ın başörtülü kadınlara karşı ayırımcılığın altını çizmek maksadıyla başlattığı kampanya, çeşitli kesimlerden farklı tepkiler aldı. Özellikle kadınlar, bu konuyla yakından ilgili. Onları ikiye ayırabiliriz: Bir kesim diyor ki: "Başörtüsünü de olaya katıp, konuyu marjinalleştirmeyin. Kadınlara yönelik ayırımcılığı kompartımanlara ayırmadan bütün olarak kucaklayalım." Bu karşı çıkışın temelinde, genelde, başörtüsüne duyulan "antipati" veya egemen kesimlerin yarattığı baskıdan dolayı "pes etme" durumu yatıyor. Bizim gibiler ise "Hem erkeklere karşı kadınların haklarını savunalım, daha çok kadının Parlamento'ya girmesini sağlayalım. Bunu yaparken, kadın olmanın mağduriyetinin yanı sıra, başörtülü olmanın mağduriyetini de yaşayanlara sahip çıkalım" diyor. Başbakan Erdoğan, "Kusura bakmayın, mal mı ki bu kota veriyorsun?" sözleriyle kotaya karşı olduğunu ortaya koydu ama, bu seçimlerde yüksek miktarda kadının Parlamento'ya girebilmesi için teşkilâta tavsiyelerde bulunuyor. Bakalım, bu teşvik ve tavsiyeler nasıl bir sonuç verecek? Bana kalırsa, mutlaka ve mutlaka pozitif ayırımcılığa gidilmeli ve kota uygulanmalı. Bir kere, kurulu düzenin yarattığı dengesizlikler bertaraf edildikten sonra, kota uygulamasından vazgeçilebilir.
***
Yeni Şafak'ın kampanyası, KADER'e bir nazire değildi. Sadece, farklılıklarımızla bir arada yaşamamız gerektiğini kamuoyuna anlatmak istiyorduk. "Yaşamıyor muyuz?" diye sormayınız. Üniversitede yaşamıyoruz, Parlamento'da yaşamıyoruz; Çankaya veyahut Genelkurmay Başkanlığı davetlerinde, balolarda yaşamıyoruz. Atamalarda, eşi başörtülü olanlar yarışa geriden başlıyor.