Kürt sorunu, AK Parti ve Hizbullah
Türkiye'nin Kürtler'inde bir rahatsızlık olduğunu, Milliyet'te yayım lanan KONDA'nın araştırması ortaya koydu. Meselâ, araştırmaya katılanların ancak % 14'ü kendisini "etnik kökeni" ile tanımlarken, Kürtler'de kimliği ifade etmenin en önemli unsuru % 81 ile "etnik köken" ve gene % 81 ile "din ve mezhep". Türkiyelilik, 3. sırada yer alıyor. "Kimliğinizi yaşabiliyor musunuz?" sorusuna Türkiye genelinde % 82.5 "Evet" cevabını verirken, Kürtler'in ancak % 39'u "kimliğini serbestçe yaşabildiğini" söylüyor. Aynı farklılaşma, çözüm önerilerin de de görülüyor. "Kürtler kendi dillerinde eğitim görsün": Türkiye genelinde % 35 bu fikre katılmazken, Kürtler'in % 93'ü destekliyor. "Kürtler'in kendi dillerinde yayın hakkı": Kürtler'in % 94'ünde kabul görürken, Türkiye genelinde oran % 36'ya düşüyor. "Milletvekili seçimlerinde barajın kaldırılması": Türkiye genelinde % 61 karşı çıkıyor, sadece % 38.8 destek veriyor; buna mukabil Kürtler'in % 81.6'sı barajın kaldırılmasını istiyor. Terör meselesinde dahi bir mutabakat yok. "Çözümün tek yolu terörü yok etmektir" fikrine, Türkiye genelinde % 80 katılıyor; buna mukabil Kürtler'in yalnız % 52'si bu şıkka "Doğru" cevabını veriyor. Gerçi terör konusunda, Kürtler'le Türkiye geneli arasındaki makas kapanıyor ama, gene de görüş ayrılığı sürüyor. Çünkü, Türkler, Kürt sorununun "güvenlik" boyutuna önem veriyor ve terör yok edilirse problemin çözüleceğini düşünüyor; Kürtler'e kendi dillerinde eğitim verilmesi, seçimlerde barajın kaldırılması, yerel meclislerin yetkilerinin arttırılması gibi diğer çözüm önerilerine, mesafeli duruyor.
*** Araştırma, Kürt oylarının ikinci adresinin AK Parti olduğunu da ortaya koyuyor. Bunun sebebi, Kürtler'in kendi kimliklerini tanımlarken, "etnik kimlik" kadar, "Müslüman kimliklerine" de vurgu yapmaları. Böylece, AK Parti, bırakınız bir tehdit olmayı, bir anda devletin bütünlüğünün sigortası haline geliyor. Türkiye'deki nüfusun % 15'i, aşağı yukarı 11.5 milyon kişi, kendisini Kürt kimliğiyle tanımlıyor. Bu durumda AK Parti olmasa, Demokratik Toplum Partisi belki daha da büyüyebilir.
*** Zaten bir yanlış yapıldı; arı kovanına çomak sokuldu. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Hizbullah davasıyla ilgili gerekçeli kararına bakalım. Gerekçeye göre: "Her ne kadar PKK'ya karşı kurulmuş ve birçok teröristi öldürmüşse de bu örgütün faaliyetleri gene PKK'ya yaramıştır. Hizbullah, kendisine taban bulmak için bu bölgelerde geleneksel ve devletle barışık dini yapıyı zedelemiştir. Uzun dönemde tahrip olan bu ilişkiler sebebiyle, terör örgütü PKK'nın ideolojik taban kazanmasına hizmet edilmiştir." Devlet, Hizbullah'la işbirliği yaparken ateşle oynadı. Bugün de, kendisini devlet yerine koyanlar ve sözcüleri, AK Parti'yi bir tehdit gibi göstermeye çabalıyor. Demokratikleşme yolunda atılan adımlar veya AB'ye yöneliş ise, kimi çevrelerde "Ülke bölünüp, parçalanıyor" tepkisiyle karşılaşıyor. Oysa, görüldüğü gibi, gelişmeler, güvenlik boyutunun çoktan aşıldığını gösteriyor. Mutlaka farklı çözüm önerileri ve daha büyük özgürlüklerle mesele ele alınmalı. Ülkemizin hadiselere "at gözlüğü" ile yaklaşmayan aydınlara ve politikacılara ihtiyacı var.
|