Darbe teşebbüsü unutulmasın
Güçlü Türkiye Partisi Genel Başkanı Tuna Bekleviç, Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen darbe günlükleriyle ilgili 81 şehrin Cumhuriyet Başsavcılıkları'na suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. Bakalım, bu parti, savcılıkları harekete geçirecek kadar güçlü mü? Savcılar, ancak arkalarını kararlı bir siyasiktidara dayarlarsa demokrasi için ellerini taşın altına sokarlar. Bu noktada, "Acaba iktidar, iddiaların doğruluğunu araştırmaya kararlı mı?" diye de sorabiliriz. İster istemez Şemdinli olayını ve meselenin muhtelif boyutlarını vurgulayan iddianamenin sahibi Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı hatırlıyoruz. Sarıkaya, meslekten ihraç edildi. Aynı şekilde, daha önce de, Kenan Evren'in yargılanması gerektiğini söyleyen ve girişimlerde bulunan Adana Savcısı Sacit Kayasu için de meslekten ihraç kararı verilmişti. Türkiye'de işler, her zaman demokrasiye uygun yürümüyor. Yürüseydi, Genelkurmay Başkanlığı, "Gazetecilerin akreditasyonuyla ilgili andıç belgelerini kim sızdırdı?" diye araştırmak yerine, "Ordunun bünyesinde darbe kazanları kaynatanlar mı var?" diye şüpheye düşüp, bu konuda ciddi bir tahkikat başlatırdı. Türkiye'de, peş peşe çok sayıda darbe yapıldı; her zaman bir gerekçe bulundu ve sorumlu generaller de hiçbir zaman hesap vermedi. Vermeleri de mümkün değildi. Çünkü Anayasa'ya kendilerini koruyucu hükümler koydular. Anayasa'nın başlangıç bölümüne de, darbenin meşru olduğunu, milletin arzusu istikametinde askerin müdahalede bulunduğunu yazdılar. Bu tip müdahaleleri, ancak teşebbüs halinde yakaladığınız takdirde cezalandırabilirsiniz. Talat Aydemir vakasında gördüğümüz gibi. Zaten, Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesi de sadece "teşebbüs" ü cezalandırıyor. Sadece Oramiral Özden Örnek'in anılarından söz etmiyorum. Ortada bir de Jandarma eski Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur'a ait olduğu söylenilen "Ayışığı" darbe planı var. Hatta bu plandan, Ankara'da önemli güç odaklarının haberdar olduğu da ileri sürülüyor. Tayyip Erdoğan bir çağrıda bulundu ama bu yeterli değil. Hiç değilse Adalet Bakanı, savcılara, "Sonuna kadar gidilsin" talimatını vermeli. Türkiye'de tabular bir türlü yıkılmıyor. Korku ile yatıp, endişe ile uyanıyoruz. Meselâ Hrant Dink cinayetinde, acaba, en uç noktalara ulaşıldı mı? Emekli general Veli Küçük'ün ve emekli albay Hüseyin Mümtaz Beyazıtoğlu'nun, Trabzon'da gelişen hadiselerle hiçbir ilgisi yok mu? Bu kişiler, tutuklu bulunan "Büyük Abi" Erhan Tuncel'i tanımıyorlar mı? İddiaya göre, Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nün, Erhan Tuncel ile ilişkisini kesmesinin sebebi, onun "varlığı bir türlü kabul edilmeyen" JİTEM'e de muhbirlik yapması. Gergin günlerin arifesindeyiz; en azından büyük dalgalanmaların olabileceği beklentisi var. Belki de bu yüzden, şimdilik, iktidar da temkinli davranıyor. Ama, er geç darbe teşebbüsünün üstüne gidilmeli ve ya "Bu iddialar yalandır" diye bir sonuç çıkmalı ya da sorumlular cezaya çarptırılmalı. Maalesef, şu anda böyle bir berraklık yok; puslu havada yol alıyoruz.