Cumhurbaşkanlığı seçiminde nefes nefese
Cumhurbaşkanlığı seçiminde nefesler tutuldu, adayın ismi bekleniyor. Açıklamanın bu kadar geciktirilmesi, hâlâ bir uzlaşma olmadığı izlenimini yaratıyor. Aksi takdirde, böyle esrarlı bir tavra ne gerek vardı? Erdoğan veyahut Abdullah Gül söz konusu olsaydı, isim çoktan açıklanırdı. Ama bakıyoruz, AK Parti liderlerinin yüzüne, Bülent Arınç'a, Abdullah Gül'e, canlarının sıkıldığını gösteren bir ifadeleri var. Grup ve MKYK, Erdoğan'a yetki verdi fakat, "Ya kendisi çıksın, ya da Abdullah Gül'ü tercih etsin" düşüncesiyle böyle hareket etti. Elbette, Bülent Arınç'ın ismine de hemen hemen hiçbir milletvekili ters bakmaz. Ama Başbakan, kendisine verilen bu yetkiyi, "Şapka içinden tavşan çıkaran" bir edayla kullanmamalı, sürpriz yapmak adına, partinin içindeki dengeleri ve beklentileri sarsmamalı. Eğer herhangi bir kadın veyahut sıradan bir milletvekili Cumhurbaşkanı adayı olacaksa, neydi bu esrarengiz hareketler ve söylemler? İlk günden beri, Erdoğan, kendi aday olacak izlenimini yarattı. "Kendisi olmasa dahi, o zaman yerine Abdullah Gül'ü düşünüyor" kanaati hâkim oldu. "Güçlü cumhurbaşkanı, güçlü başbakan" formülü onun tarafından dile getirildi ve Cumhurbaşkanı'nın liderlik vasfı taşıyan bir şahsiyet olması gereği üzerinde Erdoğan durdu. Ersönmez Yarbay'ın, son anda istenmedik bir aday çıkar düşüncesiyle, gruptan gelen talep üzerine "güvenlik subabı" olarak adaylığını koyduğu duyumlarını aldık. Bence doğru olan, Tayyip Erdoğan'ın baştan beri kamuoyuna hissettirdiği gibi, kendisinin aday olması; seçildikten sonra, iç politikayla ilgilenmeyip, dış dünyada Türkiye'nin sesini duyurmaya çalışması. Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkması, siyasgücü elinden bırakması anlamına da geleceği için, onun açısından, bu büyük bir fedakârlık aslında. Ama, aylardır kamuoyunu ve grubu "Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı, Abdullah Gül Başbakan" diye şartlandır dıktan sonra, beklenmedik birinin aday gösterilmesi de dayatma karşısında geriye adım atış anlamına da gelebilir. Üstelik bu durumda, Abdullah Gül'e haksızlık yapılmış olacaktır. Buna mukabil, Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına direnen çevreler, Abdullah Gül veyahut Abdüllatif Şener'i, Azmi Ateş'i eşlerinin başı kapalı olsa dahi, müspet karşılayabilir. Bu arada, Bülent Arınç'ın hak etmediği bir di rençle karşılaştığını da söylemeliyiz. Kimse, onun, laik Cumhuriyet'e saygılı olmadığını ileri süremez. Ama maalesef, her demeci ve her davranışı yanlış yorumlara yol açmış ve önünde bir kamuoyu engeli oluşmuştur. Bu aşılabilir mi? Bugün itibarıyla, Erdoğan aday olmayacak gibi. Peki Çankaya'ya kim çıkacak? Hâlâ belirsizlik sürüyor. Erdoğan, genel seçimlere giden Türkiye'de, AK Parti'nin gücünün kırılmamasını istiyor; partiden ayrıldığı takdirde, genel başkan seçimi, Bakanlar Kurulu'nun yeniden tespiti gibi tartışmalı konular doğabilir ve bu husus seçim öncesi AK Parti açısından bir zaaf teşkil edebilir. Ayrıca Erdoğan, Abdullah Gül ile mukayese edilirse, kendisinin genel başkanlığında, partinin daha çok oy olacağı kana atinde. O zaman, Gül'ün önünü kesmemeli.
|