Hayrünnisa Gül devletle kavgalı mı?
Abdullah Gül'ün şahsını eleştiremeyenler eşine takmış durumda. Hayrünnisa Gül'ün de ahlâkı veyahut davranış biçimi değil, sadece başörtüsü hedef tahtasına oturtuluyor. Hele, "Devletle kavgalı aday" sıfatına hayret etmemek elde değil. Özal döneminde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı önemli bir reform olarak kabul edildi. AK Parti iktidarı döneminde ise, Anayasa'nın 90'ıncı maddesi değiştirilerek, "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda, milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır" hükmü ilâve edildi. Hem, böyle düzenlemeler yapıp, bunu da demokratikleşme yolunda önemli adımlar gibi takdim edeceksiniz, hem de bundan yararlananları, neredeyse vatana ihanetle suçlayacaksınız. Avrupa hukuku üstün hukuk; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları da Türkiye açısından bağlayıcı. Hakkının, hukukunun Türkiye'de çiğnendiğini düşünen herkes, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurabilir. Bence Hayrünnisa Gül, böyle bir müracaatı yaparak, cesur ve çağdaş bir tavır sergilemiştir. Kaderine razı olan, sünepe ve eğik bir kadın olmak yerine, hakkını aramayı tercih etmiştir. O zaman da anlatmıştı. 15 yaşında evlendiği için üniversite tahsilini tamamlayamamıştı. Bu içinde ukde olarak kaldı. Aradan yıllar geçti; sıkı bir çalışma ile imtihanlara hazırlandı; 1998'de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümüne girmeye hak kazandı. Başörtülü fotoğrafı yüzünden kaydı yapılamayınca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Daha sonra kocası Dışişleri Bakanı olunca, hem davacı, hem davalı konumunda bulunmamak için müracaatını geri çekti. Sakın Batı dünyası böyle bir saçmalık yüzünden Abdullah Gül'ün eleştirildiğini duymasın. Sadece bu iddiaları ortaya atanlar değil, hepimizin utançtan yüzü kızarır vallahi.