Mustafa Erdoğan'a yargısız infaz
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde hâkimlik yapması için, Türkiye Cumhuriyeti, demokrasiye inanmış, derin hukuk bilgisine sahip bir kişiyi, Prof. MustafaErdoğan'ı teklif etti. Erdoğan ile birlikte 2 aday daha var. Biri Prof. RuşenErgeç, diğeri Prof. ArzuOğuz. Ergeç ve Oğuz hakkında medyada hiçbir değerlendirme yapılmazken, Prof. Mustafa Erdoğan, kimi köşe yazarları tarafından "yargısızinfaza" tabi kılındı. En fazla öne çıkarılan cümlesi, "AnayasaMahkemesibugün,tıpkıTSKgibiideolojikbekçilikyapıyor". Yalan mı! Meclis iradesine rağmen, başörtüsü yasağının sürdürülmesi çabaları, vatandaşı devlete değil, devleti vatandaşa karşı koruyup kollama eğilimi, özgürlükleri genişletmek yerine, daraltıcı hukuki yorumları tercih etmesi bu ideolojik tavrı yansıtmıyor mu? Mustafa Erdoğan'ı eleştiren yazarlar, artık bir devrin sona ermesi gerektiğini anlayamayanlar. Mevcut Anayasa Mahkemesi'nin yapısı veyahut Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gönderdiğimiz yargıçlar ya da bugünkü Cumhurbaşkanı, millete tepeden bakan, buyurgan ve dayatmacı bir zihniyetin tercihleriydi. Eğer düzen değişiyorsa, Ahmet Necdet Sezer gidecek, Tayyip Erdoğan gelecek, Rıza Türmen gidecek, Mustafa Erdoğan gelecek. Anayasa Mahkemesi oluşumunda Özal'ın atadığı Haşim Kılıç ve Sacit Adalı gibi isimler ağırlık kazanacak. YÖK'ün yapısı deği şecek; tabanın talepleri tavana yansıyacak. Mustafa Erdoğan, ciddi bir bilim adamı. Üstelik, zor zamanlarda suskun kalmamış, ilmini hakikatin hizmetine vermiş bir öğretim üyesi. Bedel de ödemiş. Onu, fikir münakaşasında yenemeyenler, belden aşağı darbelerle zaafa uğratmaya çalışıyorlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, onun vizyonuna ve dünya görüşüne sahip bir hukukçuya ihtiyacı var. Rıza Türmen, bir hukuk âlimi değildi; sadece bir diplomattı. Ama, Can Dündar, Türmen'den bahsederken "Tekkişilikbirhukukabidesigibi,adaletiveinsanhaklarınısavunanbirhâkim" diyebiliyor. Dündar'ın bu övgüsüne lâyık olabilmek için Rıza Türmen şu yo rumu yapmış: "Yargıbağımsızlığızedelenirse,iktidarındameşruiyetizedelenir." Bu sıradan görüş, onu, "hukukabidesi" ilân etmek için yeterli sayılıyor. Prof. Mustafa Erdoğan'ın onlarca kitabı var. Bu kitaplarda, "Laikliknedir;hukukunüstünlüğünasılanlaşılmalıdır?" gibi çok tartışılan konular son derece veciz cümlelerle anlatılıyor. Bence Mustafa Erdoğan, Ali Fuat Başgil'den sonra Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli Anayasa profesörü.
***
Cumhuriyet gazetesi, Mustafa Erdoğan'ı "skandalhukukçu" olarak değerlendirdi. Onun, Anayasa'nın 24.maddesinin değiştirilmesi teklifini "laiklikkarşıtıbirtavır" gibi takdim etti. Oysa, Erdoğan, laikliğin doğru bir tarifini yapıyor. Çoğulculuğa ve demokrasiye birinci derecede önem atfediyor. Laikliğin bunun zaten tabii bir sonucu olduğunu vurguluyor. Erdoğan'a göre, "laiklikbireylerinahlaki,diniveideolojikmeselelerdekitercihlerikarşısında,devletintarafsızkalmagereğindenkaynaklananikincilbirilke.Türkiye'deiselaiklik,resmiideolojininbirparçası,bundandolayıdadayatmacı".