Yaşama dört elle sarılmak ETRAFIMDA hastalık hastası gani... İnsanlar hasta olma halini, dikkat çekmenin bir başka yorumu olarak görüyor. Sürekli hastalık konuşuyor, hasta olmadıklarında bunun keyfini sürmek yerine hasta olmadıklarına üzülüp, üzüntüden hasta oluyorlar. Bir kitapta okumuştum; çok zengin bir adam hayatı boyunca para kazanmaktan başka hiçbir şeyi gözü görmediği için hatayı kendinde değil başkalarında ve hayatın kendisinde ararmış. Yukarıya yakarışlarında 'Tanrım beni çok yordun. Keşke ben yatsam, herkes bana hizmet etmek zorunda kalsa' dermiş. Gelin görün ki; duaları karşılığını bulmuş ve adamımız bir makinaya bağlı yatalak bir hasta oluvermiş. Etrafındekiler ona hizmet ederken son nefesini vermiş...
HAYATTAMUCİZELEROLUYOR Hastalık bazı durumlarda böyle gelir bizi bulur. Süreklihastalıktanyakınankişilerbirbakımabudertlerikendiyaşamlarınadavetederler. Ne demek istediğimi tam olarak anlayamayanlar için iki film önerim var: "What the bleep do we know?" ve "The secret". Gerçekolarakgördüğümüzherşeyaslındakuantumfiziğininbirparçasıdır. Nasıl mı? Mesela uçaktan düşüp de kurtulanı duyanınız veya bileniniz var mı? Ben bir kişi biliyorum. Ona mucize (miracle man) adam diyorlar. Tüm vücudu felç olmuş, nefesini bile ancak gırtlağındaki bir boru yardımı ile alabilen biriydi o. Şimdilerde tüm sporları yapan, konuşkan neşeli bir adam... Oluyorhayattaböyleşeyler,nedenolmasınki... BAĞLILIĞINIZISINIYOR Size bir başka örnek vermek istiyorum. Sosyetedenenveneişyaptıklarıveneişeyaradıklarıbelliolmayan,birkısmınınçoğunluklamodacıolmayahevesetmişkadınlarlarındanilkidirSirenErtan. Yapmaya çalıştıklarını beğeninbeğenmeyin bir emek harcaması, vaktini bir şeyler üretmeye ayırması sevindiricidir. Ortada Paris Hilton kırması birtakım kadınlar dolaşırken gözüme batmaz yaptıkları. Aksine bana keyfine çomak sokuyor gibi gelir her zaman. Bir de her şey bir yana çok güzeldir. Evet koket bir kadın imajı çizer ama güzeldir. Geçenaylardaöğrendimki,bugüzelmigüzelkadınkanserolmuş.Çoküzüldüm. Onu sevenleri düşündüm, sonra da sevmeyenleri düşündüm; "Oh olsun diyorlar mıdır acaba?" diye içimden geçirdim. İnsanların insanlığını kaybettiğini düşündüm, "Kimse bu kadar kötü olamaz" demek isterdim, diyemiyorum... Geçen gün Siren Ertan'la bir yerlerde karşılaştık. Sanki hasta olan bendim. Saç baş birbirine girmiş, üstümde Nike eşofmanım ve H&M tişörtümle ve Ugg botlarımla bıkkın bir halim vardı. O ise krem rengi smokini ve sade makyajı ile hayat doluydu. HastalığındanbahsederkenPolyanna'yıoynamıyorduamahayatdoluydu. Ağzından olumsuz cümleler çıkmıyor, güleryüzlüydü. Saçlarını sorduğumda gür saçlarının döküldüğünü ama daha dökülürse peruğunun hazır olduğunu söyledi. Olumlu ama ayakları yere basıyordu. Bir hafta iyi bir hafta kötüymüş ama "İyi olduğum hafta her şeyi unutuyorum" diyordu. Bazılarışunudiyebilir."Eetabii,onuntuzukuruyabuhastalıklaparasıolmadansavaşanlar?" İyi ama sevgili dostlar, kanser zengin ya da fakir olmanıza bakmıyor, hayata ne kadar bağlısınız onu sınıyor...
RUH,BEDENEÇAĞRIYAPAR BurakÖzdemir'in"TanrınınDoğumgünü"adlıkitabındaki kanserle ilgili bir yorumunu sizlerle paylaşarak yazımı bitirmek isterim: "Kanser, kızgınlığın hafızasıdır. Eski deneyimleri toprağa verememekten kaynaklanır. Yüksek gerilim içinde patlamıştır. Kızgınlık sadece diğerlerine ilişkin olmak zorunda da değildir, kendine kızmak şeklinde de gerçekleşebilir. Kabullenmediğinvehatırladığındaolumsuzenerjiverenoduygu,diğerhatıralarınadasıçramıştır. O bir şeye o kadar kızmış ve bunun sonucunda o kadar mutsuz olmuşsundur ki, bu mutsuzluk hissi geçmişini kaplar. Bu, ruhuna yüklenmiş ağır bir yüktür. Bu durumda ruh, bedene kanser çağrısı yapar. Yani, kısaca her hastalık insana dönük temsili bir anlatımdır. Kanser de, tümörlü hücre, kızgınlık veren deneyimi temsil eder...