Andıcı savunanlar da var "Askeryanlısı" diye nitelendirilen arkadaşlarımızın bazıları, "askerkarşıtı" diye ilân edilen kişilere sahip çıkacaklarına, tam tersini yapıyor ve andıcı hazırlayanları koruyor. Bu andıç, tam da cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Türk Silâhlı Kuvvetleri'ni yıpratmak için sızdırılmışmış... Oysa sızdıranların eline sağlık! Kapalı kapılar arkasında, "Şu iyi", "Şu kötü" diye sınıflandırma yapılıyor... Bununla yetinilse iyi; "kurumiçibirbilgilendirme" diyebiliriz. Ama iş, bu noktada kalmıyor, "askerkarşıtı" gazeteciler, akredite edilmedikleri için basın toplantılarından dışlanıyor. Başbakanlık'ta benzer bir çalışma olduğunu, Cumhuriyet gazetesi dün manşetten verdi. Başbakanlık, 2 yıl önce, bilgilendirme amaçlı böyle bir çalışma yapıldığını ama, Başbakan'a hazırlanan belgenin sunulmadığını açıkladı. Başbakan'a sunulsa dahi, andıçla aynı şey değil. Çünkü, değerlendirme yapılmasına karşı çıkılmıyor. Bunun, akreditasyonadönüşerek,bazıgazetecilerinsafdışıbırakılması eleştiriliyor. Anıtkabir askerin denetiminde olduğu için, akredite olmayan basın kuruluşları veya gazeteciler, Anıtkabir'deki törenleri dahi izleyemiyor. Üstelik andıcın amacı, aynı zamanda kişileri ve kurumları "itibarsızlaştırma". Deniliyor ki, Tayyip Erdoğan uçağına kimi gazeteciyi alıyor, kimisini almıyor. Uçakta, mahdut yer var ve bildiğimiz kadarıyla her gazete aynı sıklıkla olmasa dahi, temsilcisini uçağa bindirebildi. Ayrıca, bütün gazeteciler, uçağa binmese dahi, gidilen toplantıdaki her faaliyete iştirak edebiliyor; basın toplantılarına girebiliyor. Eğer hâlâ bu farkı fark edemediyseniz, yuh olsun size...