Çözümsüzlük, çözülme getirir
Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, bazı köşe yazarlarına Swiss Otel'de bir sabah kahvaltısı verdi. "Münhasırekonomikbölgevepetrolaramaları" konularında bir süre konuşuldu. Kuzey Kıbrıs'ta 15Şubat rahatsızlığı yaşanıyor. Bu tarihte, Rum yönetimi, Kıbrıs kıta sahanlığında petrol aramak isteyen şirketleri ihaleye çağırdı. Oysa, Akdeniz, yarı kapalı bir deniz olduğu için, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeler ancak "karşı" ve "komşu" ülkelerle hakkaniyetilkesine göre belirleniyor. Rum yönetimi bütün Kıbrıs'ı temsilen 2003'te Mısır'la bir anlaşma yapmış ve güneyindeki kıta sahanlığının sınırlarını belirlemişti ama, Türkiye bunu kabul etmemişti. Şimdi Lübnan'la imzaladığı anlaşma ile Kıbrıs'ın kuzeyindeki kıta sahanlığını da tespit etmeye yöneliyor. TabiTürkiye, "Akdeniz'desözhakkıolduğu" gerekçesiyle buna karşı çıkıyor. Talat, "Kıbrıs'ınzenginliğibütünKıbrıslılar'aaittir" diyor. Bu arada, "İyiilişkilerkurduğumuzLübnannasılTürkiye'yehabervermedenRumlar'laanlaştı?" diye hayretle birbirimize soruyoruz. Kıbrıs Cumhurbaşkanı, Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nün Avrupa Birliği'nde kabulü halinde, Türkiye'nin AB ile müzakerelerinde elinin rahatlayacağını bizlere söyledi. Bu tüzük kabul edilirse, Magosa Limanı'ndan AB ülkelerine "GümrükBirliğişartlarıyla" ihracat yapılabilecek. Kıbrıs'ın amacı, daha fazla para kaza nmak değil, AB ile doğrudan ilişkiye geçmek. Konu ekonomik olmaktan ziyade siyasBöylece "KuzeyKıbrıs'taizolasyonlarkaldırılıyor" havası doğacak. Türkiye'nin de, buna dayanarak, limanlarını Rum gemilerine açması kolaylaşacak. Ama, Ercan Havaalanı'na doğrudan uçuş yapılması ihtimali yok gibi. Bütün konuşmalardan benim edindiğim kanaat şu: Diyelim ki Türkiye'nin kafası attı ve "Kıbrıs'ıgözdençıkarmam" dedi; AB ile ilişkileri kesti. Bu, Kıbrıs için yarar sağlar mı? Talat, "Hayır" cevabını veriyor. Çözümsüzlüğün sürmesi, Kıb rıs'ta çözülmeye yol açar. AB vatandaşlığını kabul edenlerin sayısı artar; adadan göç hızlanır; ya tırımlar durur; Kıbrıs'ın zenginleşme süreci tersine döner. Demek, hem 70 milyon TC va tandaşı Türk'ün, hem de Kıbrıslı Türk'ün menfaatini düşünerek, AB ile ilişkilerimizi sürdürmeye gayret etmeliyiz.