Siyah Laguna
Resmaraçta, eşin, dostun, çoluğun çocuğun taşınması, siyasette "kalu bela"dan beri tartışılır. Demokrat Parti ile Cumhuriyet Halk Partisi, bu yüzden birbirine girmişti. Zaman zaman gazeteler, falanca bakanın resmplakalı arabasının fotoğrafını basar. İçinde karısı, kızı varsa, hele bir de özel iş için kullanıldığı tespit edilmişse, seyreyle sen gümbürtüyü. Bu yüzden, 06 GZ ... siyah Laguna marka arabanın, öğle saatlerinde Ankara Birlik Mahallesi'ndeki kuaförün önünde beklediği haberinin medya tarafından adeta üzerinin örtülmesini yadırgadık. Fatih Çekirge, Hürriyet'te yazdı (8 Ocak 2007): "Aracın başında sivil bir polis duruyormuş. Az sonra kuaförden çıkan genç bir hanımla çocuğu siyah arabaya binerek uzaklaşmış. Genç hanım Cumhurbaşkanı Sezer'in kızı imiş ve saçını kestirmek üzere berbere gelmiş." İnsan ister istemez şöyle düşünüyor: "Sezer bir yanda elinde filesi alışverişe çıkacak kadar mütevazı davranıyor; kırmızı ışıkta duruyor. Ama, demek kamuoyunun dikkatini çekmeyeceğini sandığı ortamlarda, devletin imkânını kızına tahsis etmekten geri durmuyor." Demokrat Partililer kıyameti kopartmışlardı: "Makam aracıyla nasıl karının pazara çıkmasına imkân verirsin" diye bir CHP'li bakanın canına okumuşlardı. Bugün de, AK Partili bir bakan, karısını resmaraçla berbere gönderseydi, inanın kıyamet kopardı. Herhalde Hürriyet gazetesi, bunu manşet yapardı. Şimdi de haberi yayımlamışlar ama, iç sayfalarda... maşallah pek güzel gizlemişler. "Cumhurbaşkanı Sezer, lisan bilmez, temsil kabiliyeti yoktur, içine kapalı, girişken biri değil; konuşkan hiç değil; CHP'ye yakın duruyor, bu yüzden tarafsız da sayılmaz. Ama, hiç değilse, devletin malını kullanma hususunda özenli, bu da bir şey" diye düşünürdük. Berber dükkânı önündeki siyah Laguna bu düşüncemizi de alt üst etti.