Var mı beni uslandıracak bir yağız delikanlı?!!
Geçen Cumartesi oyun atölyesindeydim; nefis bir oyun izledim. Şaşırdınız mı? Neden? Bir Cumartesi gecesi nasıl olur da tiyatro gibi, kimilerinin "sıkıcıbirkültürelfaaliyet" olarak adlandırdığı, vakit kaybı, can sıkıcı bir etkinlikle heba edilir ki? Heleheletelevolemtrakbirimajçizilmeyeçalışılanbendenize!!! Hiç yakıştı mı? Espri bir yana bu durum, aksi bir yaşantı sürerken, şahsımdan tamamen ayrı bir hayat süren imajımın değil, resmen benimsorunumdur ve suçu başkalarında değil yine kendimizde aramak çözüme giden en kısa yoldur. Neyse efendim, bendeniz elimden geldiğince, vakit bulabildikçe kendimi tiyatrolara fırlatırım. Keyifli bir oyun seyretmenin yanı sıra, oyuncularla birlikte o alkışların hazzını yaşar, her seferinde dünyada bunun kadar çok az keyif veren şey olduğunu keşfederim. Hırçın Kız'ın fuayesinden iki YTL'ye kıyarak aldığım kitapçığın arkasındaki Hırçın Kız sözlüğünden "Hugo"nun bir lafı gibidir tiyatro alkışı; "Ölmekbirşeydeğil,feciolanyaşamamak!" Tiyatrocular ekmek, su falan değil alkışla yaşarlar kanımca ve de çok şanslıdırlar; karşılıksız ve saf bir beğeninin interaktif yorumudur o alkışlar.
BUYORUMBAŞKA OyunAtölyesi, yanılmıyorsam üçüncü kez bir Shakespeare oyununu sahneye koymakta. Ben, seneler önce "HırçınKız" balesini Prag'ta hem de dünyanın en büyük ve en eski sahnelerinden birinde izleme fırsatı bulmuştum. O zamandan beri hiçbir yorumunu tekrar izleme fırsatını bulamamıştım. Amabuyorumbaşka,bambaşkaveçokçooookiyi... W.Shakspeare'in yazdığı bu eseri HalukBilginer ve KemalAydoğan günümüzün "tiki" Türkçe'si ve "gaffurvari" üslubuyla yeniden yorumlamışlar ve çok ama çok acayip bir oyun ortaya çıkarmışlar. Bir grup entellektüel, klasik eserlerin orjinal hallerinden kelime dahi dışına çıkılmasına karşı olabilir, ama hiç haklı değiller ki. Orjinalini bir kez seyretmek mutlaka gereklidir, ama arkasından böylesine zeki yorumlar da tadından yenmez! Bu arada yanıltıcı bir bilgi vermek istemem. Bu oyunda HalukBilginer yok; o sadece metnin yeniden düzenlenmesinde rol almış, o kadar. HalukBey yanlış anlamasın, onu AtinalıTimon olarak ayakta dakikalarca alkışladım, ama bu oyunda zaten birden çok genç HalukBilginerler var! Hele ki, huysuz kızımızı uslandırıp yola sokma görevini başarı ile sonuçlandıran FıratTanış, eve giden yol boyunca kafamı bir sürü fikirlerle dolduracak kadar iyi bir performans gösteriyordu. Köçek rolündeki OnurÜnsal'a gelince; sahnede hem var hem yok oluşu, "kızgibiçocuk" rolünü bu kadar mükemmel giymesi, oyun arasında ve sırasında sürekli gezinmesi, insanlarla konuşması ve tüm bunların yanında mükemmel bir performans sergilemesinden dolayı seyircinin en çok güldüğü oyuncu olmuştur.
BENDENİZKARALARBAĞLADI! Biraz önce dedim ya; hanım kızımızı sözde uslandıran, gerçekte tepesine çıkan FıratTanış'ın mükemmel yorumladığı Petruchio, bana, eve dönüş yolunda anlamsız bir sürü fikir yükledi. 29 yaşını, hayatının baharı zanneden bendeniz karalar bağladı. Kime ve neye göre sosyal uyumsuz teşhisi konduğu belirsiz olan, huysuz kız kurusu "Katharina"ya baktıkça kendimi gördüm. Üzüldüm, moda hastalık, panik atak sahibi oldum sanki! Ya da kedi görünce "Biğkedigöğdümsanki!" diyerek hafif şapşal ama sevimli mi sevimli bakış sahibi Tweety gibi bir görüntüm oldu aynada. Çeşitli işkence metodları ile zulmedilen ve sonunda yönetmenin tabiri ile "Kenditürküsüyerinekocasınıntürküsünü" söylemekte karar kıldırılan, zor koşulan, "sıkıysayapmasındagörelim" e dönen, hayat şartları ile baş edemeyen zavallı Katarinam!! Bil ki, yanlız değilsin. Hangi ırktan gelirsen gel, hangi renk olursan ol, hangi kültürden, hangi gelir düzeyinden, hangi geçmişten geliyor olursan ol, geleceğin hep aynı. Oyundaki erkeğimiz tabiri caiz ise biraz "hırt", ama kim ya da hangi erkek biraz değil ki? Erkeklik denen o, kadınların ucuzluk reyonundan bile almaya tenezzül etmeyeceği, egosantirik tuhaf şey hepinizi, yani siz erkekleri biraz "hırt" kılmakta. Herkes gücü yettiğine Petruchioculuk tafrasında. Kimi patron kılığında, kimi sadık eş kılığında, kimi "hovardayımamakarımsın" ayaklarında, kimisi okuryazar maço tavırlarında.
DELİKIZINTÜRKÜSÜ Ama sonuç hep aynı. Allah'ın güneşine "ay" dedirten canım Petruchio, bil ki, sen de yanlız değilsin ve meraklanma; insanlık tükenir senin soyun tükenmez! Topluma bakarsak; uyumsuz olarak tarif edilen her şeyin tarifini hep, ama hep erkekler yapmakta ve ne gariptir ki, bir şekilde karşı cinstenden de alkış toplamakta. SezenAksu'nun en sevdiğim albümüdür DeliKızınTürküsü. Bu hallerin müzikli anlatımıdır bir bakıma. Kafası karışık, düzene karşı gelmekle düzenek olmak arasında gelip giden aklı dağınıkların türkücüsüdür SezenAksu. Bana sorarsanız, çoğunluğun çıkarlarına ters düşen, uyumsuz, "yırtıkdondanfırlamış" misali olmak iyidir; size ya deli ya da kibarca "şahsınamünhasır" derler. Varsın desinler. Kadın olmak zaten özel bir şey; riskalınhayatoyununda,erkeklerebirazcıkmızıkçılıkyapın.