Papa ve bizim köyün delisi
Geçen haftanın en önemli gündem konusu papanın ülkemizi ziyareti idi. Pek tabii ki konunun içeriği, Türkiye'nin bilirkişisi, sanatçısı, yorumcusu, büyük üstad, zat-ı mühtereminin bir Fransız kanalına yaptığı yorumlar kadar basit değil elbet... Dolmalar sarıp, 'acı bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır' diyerek yola çıkmanın kulağa hoş geldiği bir gerçek ama kamuoyu tarafından sürekli mercek altında yaşayan bizler için, sorulan sorulara hazırlıksız yakalandığımız anlarda konuşmama ve yorum yapmama hakkımızı kullanmamız da bir başka olasılık. Ama pek tabii ki Türkiye'nin en önemli gündem konusu üzerine saçmalama hakkınızda her zaman baki... Baksanıza bir başka konu üzerine bir diğer muhteşem yoruma: "Bölünmek isteyen insanlar bölünsünler, istedikleri gibi de yaşasınlar der geçerim. Mesela Kürt devleti kurma istekleri. Bu bizim AB'ye girmek istememiz gibi bir şey" diye konuşan birine ne demeli? "Evet evet ,sen gerçekten de hala Türkiye'nin en güzel kadınısın" demeli. Çünkü neden? Annelerimiz bize ilk neyi öğretti; deliyle deli olmamayı tembihledi! İnternet tehlikeli bir alan. Şaşırtıcı mevzulara dalıp içinde kaybolabilirsiniz. Mesela hiç düşündünüz mü şu bizim köyün delisi ile papa arasındaki şaşırtıcı benzerlikler nelerdir diye: (bakınız internetteki papanın anlamına): Biri; Roma Katolik Kilisesi'nin Başkanı; Katolik mezhebinin ruhani lideri; bütün Katoliklerin mutlak teslimiyetle yükümlü oldukları en büyük papaz. Diğeri Türk magazin dünyasının koşulsuz hakimi, halkı her gün ona ait mühim(!) gündemlere esir ettiği toprakların tek hakimi.
BENZERLİKLER ŞAŞIRTICI Papanın yanılmaz olduğu kabul edilir ve o istediğini dinden dışlama yetkisine sahiptir ki, buna "aforoz" denir. Ona itaatten yüz çevirme bir sapıklık olarak telakki edilir. Bizde de durum aynı seyirde; özellikle son senelerde her alandan kişiler ve konularla ilgili yorumları ilginçtir. Zaman zaman olduğunu varsaydığı tahtına varisler gösterip, sonraları layık gördüğü kişileri taçlandırmaktan vazgeçmiştir; İşi dahada ileriye götürüp, medya dünyasından afaroz etmeye çalışmaya kadar götürmüştür. Papa, Katolik mezhebine bağlı birine Allah adına cennet vaadedebilir ve buna bir belge tanzim ederek cennetteki yerini belirtebilir. Bu belgeyi edinen kimse ölünce cennete girip papanın tayin ettiği yere yerleşeceğine kesin bir şekilde iman eder. Papalar, kendilerini Rab ilan ederek, insanlara Rab'lıklarını kabul ettirmişlerdir. Biraz önce de demiştim ya, kişilere varolduğu varsayılan (!) tahtı vaad etmek veya Türkiye'nin jönüne karar vermek gibi konularda kesin bilgiye ve öngörüye sahip olduğuna emindir ve Türkiye'nin en güzel kadını olarak kendini ilan etmiş ve insanlara bu konudaki ısrarını zorla da olsa kabul ettirmiştir. Benzerlikler gerçekten de şaşırtıcı. Siz ne dersiniz?