Gerçek aşka yürüyüş
Aşıksanız, aşkınız için ne yaparsınız? Onun için neleri göze alırsınız? "Aşığım! aşığım!"diye ortalarda naralar atarken, gerçekte ne kadar samimi olduğunuzdan kendinizin bile haberi yoktur kimi zaman... Hele hele her karın ağrısını "aşk" olarak nitelendiren şıpsevdilerden biriyseniz, vay halinize. Kapı gıcırtısına göbek atanlardan farkınız yoktur sizin. Kadınlar bu konuda daha ketum. Bu yüzden "şıpsevdi" sıfatına çoğunlukla karşı cins uygun görülür ama bu koca bir yalandır. Kadınlar "aşık olduklarını zannettikleri" adamlardan hemen vazgeçmezler, duygularının bir sabun köpüğünden ibaret olduğunu anlamış olsalar dahi! Eee, kolay mı, etraf ne der? "İffetsiz" veya "terk edilmiş" olmaktansa, mazlum mazlum köşene çekilip bekleme ve dua etme vakti gelmiştir; "Tanrım bana yardım et de şu herif beni tez zamanda boynuzlasın, ben de önüme bakayım!" Ve beklenen genellikle olur...
KAPIYI ÇARPIP GİTMEK Artık dualara yanıt veren Allah, bizim masum erkekleri şeytana mı uydurmuştur, yoksa zaten o yolun yolcusu olanlar yoldan gönüllü mü çıkmıştır bilinmez. Kadınlar gözleri yaşlı, bedbaht yollarına devam etmek üzere "gururlu" bir şekilde kapıyı çarpıp giderler. Hem de aynısı başına geldiği halde hiçbir şey yapamayan (kimbilir, belki de gerçekten çok aşıktır) hemcinsine de caka atarak, ders vererek, yol göstererek!
AŞK VE ESKİ USÜL AŞURE İnsanoğlu için aşk yaşamak, daha doğrusu gerçek aşkı yakalamak her geçen gün zorlaşmakta. Metropol hayatlarımız durdukları her durakta yaralar almakta. "Karşılıksız güven","karşılıksız sevgi" yeni nesiller için buzdolabında bekleyen, henüz tadına bakılmamış, eski usül aşure kıvamında bir şey olsa gerek. Onlar nasıl bir üst rafta duran güzel paketlenmiş hazır dondurmalara yenilmişlerse; aşk da ayak uyduramayan hızdaki yaşantımıza uyum sağlayamadı... Şimdi size başka türdeki bir aşktan bahsetmek istiyorum: Mevzunun yaşandığı ortamın hali biraz farklı. Hava - 40 derece, sıcaklık yaklaşık 9 ay sürmekte. Yani o içinizini ısıtan aşkınızın bile burada hayatta kalması bir mucize! Neredeyse tüm yaşam buradan elini ayağını çekmiş, bir tek imparator penguenleri dışında. Şimdi aşk meşk içinde, "Nereden çıktı bu penguenler?", diyebilirsiniz ama... Ama onlar her sene, senenin belli bir gününde aynı anda yola çıkarak, uzun ve kalabalık kervanlarda tek sıra halinde onbinlerce adım sonrasında ulaşacakları "aşk" için, aşk şarkıları mırıldanarak soğuğa ve zamana karşı yarışmaktalar. Lütfen gözünüzde bir canlandırın, o minicik bacağı olmayan ayaklar nasıl olur da kilometrelerce o buzun üstünde yürüyebilir? Mesela siz, yani bizler uzun bacaklarımız, bizi sarıp sarmalayan kürklerimiz ve aylarca yetecek erzağımıza rağmen bu yola katlanır mıydık? Hem de yolun sonunda eşimizi bulamama riskini içimizde taşıyarak... 2006'nın 'En İyi Belgeseli' dalında Oscar alan "İmparatorun Yolculuğu" imparator penguenlerinin aşkın peşinden gidişlerinin hikayesidir. Bendeniz bu filmi eve sebze-meyve alışverişi yaparken, marulların arasına sıkışıp kalmış bir şekilde buldum! Evet, aynen öyle marulların arasında... Avrupa Birliği'ne girelim, diye kendimizi parçalarken... Halen sokaklara tükürmemeyi, çöpleri gelişigüzel atmamayı, kokoreç yememeyi bir onur savaşı haline getirmekten vazgeçmeyi ve aldığımızı yerine koymayı becebilmeyi başaramayan bir haldeyken zor, çoook zor. İşte senelerin zahmetli bir çalışması olarak adlandırabileceğimiz bu filmde, evde ayşekadın fasulye soyma fikrine karşılık yenilmiş, bu yüzden de hemen oracıkta terk edilmiş.
BİZE AŞKI HATIRLATTILAR İster sebze-meyve reyonunda, ister DVD dükkanlarında, nerede olursa olsun sizde ondan bir tane edinin. Günümüz dünyasında aynı zaman diliminde, ayrı toprak parçaları üzerinde, farklı bir türle kendinizi kıyaslayın. Aşkı nasıl algıladıklarını kıyaslayın. Onbinlerce adımı, senede bir kereliğine bir tek eşle evlenebilme ihtimali üzerine atan bu dünya tatlısı yaratıklara kulak verin. Onlar bize, yani insanoğluna hak ettikleri aşkı hatırlatmaktalar; anne-baba olmanın eşit sorumluluk anlamına geldiğini anlatmaktalar ve en önemlisi gerçek aşkı risk almadan yaşamanın mümkün olmadığını ispatlamaktalar...