Çamur at, izi kalsın!
Laf cambazlığı mühim bir meziyettir; zıkkımı şerbet gibi satabilmenin tek yoludur. Bu yolda karşı taraftan gelecek saldırılara karşı kullanılacak baba yadigarı tek yol ise konuyu karşı tarafa çekip gerçekte üstüne kompozisyonlar yazılacak konulardan ve yaşanmışlıklardan hedef şaşırtmaktır. İşte böyle bir haldir Ahmet Hakan Coşkun'un ruhi haliyeti. Neden diyeceksiniz? Hemen uzatmadan, kafa karıştırmadan anlatayım: Kendini magazin ortamının He-man'i ilan eden ve başta ben olmak üzere kendi deyimi ile 'alemin namlı isimlerini' yola getirmeyi misyon edinmiş bu MÜHİM yazarımızın, şahsım hakkında usta bir cambaz edasıyla yazdıkları geçmişteki yaramaz, ama kendine zarar vermekten başka ne poliste ne de başka mecralarda suç dosyası olmayan bir genç kıza yönelik.
Genç kızın öyküsü Şimdilerde o kız büyümüş, aklı başında, hatalarını tekrarlamayan, derdi daha kaliteli bir yaşam olduğu için suçlanan bir genç kadın... Ama dedim ya, hatalar da ne hatalar ama; Ahmet Hakan beyciğim tutturmuş bir Reina. Bu arada aklınızda bulunsun Ahmet bey, ben uzuuuun bir süredir Reina'ya gitmiyorum, ama sizin gibi yermenin iyi rant getirdiğini keşfetmiş olduğum için ya da zamanında gitmiş olmamdan utandığım için değil, hayatımdaki bu dönemin süresi dolduğu için... Şimdi gelelim size... Daha önce de demiştim, geçmiş hatalarla yargılanmamalı kimsecikler, siz bile... Ama gel gör ki kalemi böyle gelişi güzel sallarken, canlar yakmaya devam ederken, şöhretli bir birey olmam nedeniyle senin yaptığın ibadeti (ki umarım hayatta vazgeçtiğin bir sürü değerin gibi bundan da vazgeçmemişsindir...) Bana fazla ya da layık görmezken oldu mu şimdi Ahmet Hakan? Bak, çok değil bir kaç sene önce sen de kendini savunmak, "halkın haber alma hakkı nedeni" ile çıkan haberlere ve belgelere karşı kendini savunmak zorunda kalmamış mıydın?
Gel de açıkla Senin ve öz kardeşin ABDULLAH TOPEL COŞKUN'un da "ortak" olduğu İRONİ YAYINCILIK' IN 39 milyar 444 milyon liralık iş için İGDAŞ'tan 336 milyar 305 milyon tahsil ederek 297 milyar liralık haksız kazanç elde ettiği iddalarını yalanlamak ne yorucu ve üzücü bir süreçti değil mi? Şimdi gel de açıkla açıklayabilirsen ne kadar ahlaklı, ne kadar dini bütün bir vatandaş olduğunu, değil mi? Seni o kadar iyi anlıyorum ki Ahmet Hakan, üstelik düşünürsek, benim savunmalarım bana ait olmayan yalancı isimlerle yapılmış aşk meşk haberleri, seninkiler gibi devleti ve belediyeleri hortumlama haberleri değil. Ama merak etme, geçmişe çomak sokularak yapılan haberlerden o kadar dertli biriyim ki, o dönem gazeteye yaptığın bir açıklamada şirkette azıcık (!) bir payının olduğunu, şirketle bundan fazla ilişkin bulunmadığını, kardeşinin ricası üstüne ortakların arasına isminin yazıldığını belirttiğini duyurmuştun.
Gerçek Don Kişot kim? Ben de eklemeyi bir borç bildim! Şimdi size sorarım sevgili okurlar; diyelim ki benim bir kardeşim var. Kimilerinin dediğine göre şeytana uymuş, yazılı belgelere suçları şöyle işlenmiş: Çıkar amaçlı suç örgütü oluşturmak, nitelikli dolandırıcılık, sahte belge düzenlemek, görevi ihmal zimmet ve ihaleye fesat karıştırmak! Ne olurdu benim halim? Ne olurdu o kardeş Ahmet Hakan Coşkun'un değil de benim olsaydı? Hayal etmek dahi istemiyorum. Bırakın Türkiye'nin en büyük gazetelerinden birinin köşesinden insanlara ahlak dersi vermeyi, Taksim Meydanı'nda linç edilmediğime şükrederdim herhalde. Umarım sen ve kardeşin üstünüze yapışan çamurların lekelerinden tez vakitte kurtulursunuz Sevgili Ahmet Hakan: yoksa kim inanır artık senin magazin dünyasının DON KİŞOT'U olduğuna? Kim inanır, senin tıpkı Don Kişot gibi zenginden alıp fakire sattığın torba torba ahlakına?