Kaçıklardan kaçın
Birkaç gündür sabahları artık daha huzurlu. Hala AB'ye girmiş değiliz. Maaşlar da artmadı. Büyük ikramiye ise yılbaşında... Eee nereden geliyor bu milletin takvaya sarılmış hali? RTÜK'ten... Herkesin gözü aydın! Ne kadar kavgacı-gürültücü, yapmacık aşık varsa hepsine sepet havası çalındı! Ancak sevinmek için daha erken. Çünkü televizyon en büyük bağımlılık. Seyredene de, seyrettirene de... Onca sabah programı birdenbire boşalınca ortaya işsiz çoğunluk çıktı. Kapıdan kovduklarımız, bacalara dadandı... Kendi kızına koca bulamayan analar, kaç sabah Ahu Tuğba'yı baş-göz edebilmek için çabaladı... Nişanını görmek bir gece magazin programına nasip oldu. Yoksul sevindiren, aşık barıştıran Seda Sayan, aynı gece 2 ayrı programda Nihat Doğan'a kavuştu... Ekranlardan kovulmanın ne demek olduğunu ilk öğrenenlerden Banu Alkan ise sevgilisinin karısından yediği dayakla gündüz programlarına giremese de gece kabuslarımıza girdi. Fakat tüm iyi niyetimizle sabahları temizledik derken, akşamlar daha bir karanlık hale geldi. Sabah programlarından ayrılanlar yavaş yavaş prime-time dilimine dolmaya başladı. Eh, artık Kaynana Semra'ya da ana haber bültenleri, Tülin ile Caner'e yorum programları kaldı. Anladık ki televizyonda hakimiyet kayıtsız-şartsız sabah şekerlerinindi. Ancak insan kimi görür, kimi dinlerse ayın hale gelirdi... O nedenle hala aklını başında tutabilenler için tek çıkış, kaçıklardan kaçmak oldu.