Veresiye namus
Çocukluğumuzda hep bakkallar vardı. Veresiye defteri tutarlardı. Şimdi ise marketler çoğaldı. Veresiyenin yerini kredi kartları aldı. Ama bakkalar çok acısını çekmiştir. Bir kalem merifeti ile belirlenen borcu inkar etmek kolaydır. Ancak bankaya "Ben almadım" demek zor. O yüzden zora düşenin tek kurtuluşu kaldı: Ver kurtul... Önce kredi kartını verirsin, çilesini sonra çekersin. Veresiye alışverişin şekli değişse de özü aynı kaldı ama belli ki bu modeli çok sevdik, namusa da uyarladık. Kendi başına düşünmeyi başaramayanlara paket halinde fikirler sunan dizilerden bir tanesi, namusu da satılığa çıkardı. İsmi "Binbir Gece" konusu tabi ki binbir çile. Elbette Hollywood'dan kopya... Paket fikrin sorusu şu: Yüklü bir miktar para karşılığında 1 gecelik seks yapmayı kabul eder misiniz? Hollywood dürüst davrandı, kadın sadece 1 milyon dolar için ahlaksız teklifin yoluna yattı. Bizimkiler ise, her ne kadar teklif ahlaksız olsa da içine namusu da karıştırdı. Kadın, çocuğu hasta olduğu için 350 bin YTL'ye işi bağladı. Ucuz ama nedeni pahalı... İşin en acısı da yine dizi konusu, memleket sorunu oldu. Gazetecisinden sanatkarına kadar çok sayıda kişi, "Namusum çocuğuma feda olsun" dedi. Yani paraya ihtiyaç varsa, ahlaka ara vermek normaldi! O zaman aç kalan çalabilir, çalamayan yatabilir, yatamayan da enayidir... Halbuki, zaten kimse parası varken fuhuş yapmaz, karnı tokken yemek çalmaz. Önemli olan "İhtiyaç halinde" ahlaklı kalıp kalamamak değil midir? Çocuğunun hayatı ya da kendi hayatın... Sebep ne olursa olsun, para karşılığı ilişki fuhuştur, ahlak dışıdır ve suçtur... Ünlü filmde dendiği gibi: Haklı olmak demek suçsuz olmak demek değildir. Bugün neden çocuğun hastalığı olur, yarın evin kirası. Herkes kendisine bir neden bulur. Veresiye vere vere, namus gitti haybeye olur... Ayrıca unutmamak gerekir ki, her şey bi kereden olur...