Olmam sanatkâr olsam da günahkâr
TV mi izlememeli insan, gazetelere mi küsmeli? Ya katillerle, tecavüzcülerle dolu korkutan haberler, ya akıl karıştıran ilişkiler... Biryandakötülüğükabullenerekgeçenömürler...Diğertaraftaisyanınısessizlikteseçmişnicehikâyeler... Diyelim ki hayırsızla, uğursuzla uğraşmak polisin işi ama yıldızlı dünyalar... Köşe bu ya, o da lafın gelişi... Bir bakmışsın zamanın şöhret anahtarı Fahrettin Aslan'ı öz oğlu anlatıyor: "Babammuhterembirsanatçıyı,muhterembirpaşayapeşkeşçekti.Odayetmedisoneşineihanetetti." İddia bunlar, inanmadık diyelim... Çevir kanalı umut verecek bir başka habere: "Evli ya da bekar fark etmez, birçok manken kendisine para karşılığı ilişki teklifi geldiğini itiraf etti..." Yok canım... İstisna bunlar... Hayat böyle olmasa gerek, bize de daha hızlı bir uzaktan kumanda gerek... "Sevgiliseyirciler,bazıtopmodellerinzayıflamakiçinuyuşturucukullandığıilerisürüldü..." "Ünlüsanatçınınpornokasediinternetedüştü..." "Seksişarkıcıdünkocasındanboşandı,bugünyinekocasınısevdi..." "Evlilikdışıçocukdoğurmaknormaldi,sanatiçinsoyunmakgerekli..." Anladık... Demek ki yıldızlı dünyalarda olmak böyle bir şeydi... Öyleyse ya bu düzeni kabullenmeli, ya bu diyardan gitmeli... Peki hâlâ neden insanlar, sanat camiasında olmadık kişileri görmekten yakınıyor ki? Kimbilebilir,acabakaçinsanböylebirortamdabulunmamakiçinhayallerindenvazgeçti?Niceyetenekler,ahlakıkorumatelaşınayenildi. Doğa, yetenek vermeyi kesmedi. Yetenekler kendilerini sergilemedi... Evet, var olan becerini göstermemek müsriflikti... Ama böyle bir ortamda bulunmak istememek de aklın seçimi...