Evet... Gerçekten de uzun bir yol
Gerçekten de uzun ince bir yol... İlk önemli adım, İsmet Paşa'nın başbakanlığı sırasında, 12 Eylül 1963'te Ankara Antlaşması'yla atıldı. 13 Kasım 1970'te (Demirel başbakan) Katma Protokol imzalandı; 12 Mart darbesini takiben, rejim normalleşince, 1973'te Katma Protokol yürürlüğe girdi. Özal... bir cesaret... 14 Nisan 1987'de tam üyelik başvurusunu yaptı; aday olamadık ama, "ehil" bulunduk. 6 Mart 1995'te Ortaklık Konseyi, Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği'ni kabul etti. O tarihte Tansu Çiller başbakandı. 1 Ocak 1996'da, Gümrük Birliği yürürlüğe girdi. Aralık 1997 Lüksemburg Zirvesi'nde umduğumuzu bulamadık; Türkiye, "aday ülke" olamadı. Amacımıza ancak, Aralık 1999'da (Ecevit başbakan) Helsinki Zirvesi'nde kavuştuk ve "aday ülke" sıfatımız kabul edildi. Aralık 2002 Kopenhag Zirvesi... bir adım daha... "Kopenhag siyaskriterlerinin yeterli ölçüde karşılandığının belirlenmesi halinde, gecikmeksizin, katılım müzakerelerine başlanacağı" ifade edildi. (Abdullah Gül başbakan) Aralık 2004 Brüksel Zirvesi... Karar: "Türkiye, siyaskriterleri yerine getirmiştir, müzakereler 3 Ekim 2005'te başlayacaktır." Ancak, kararda, Gümrük Birliği'nin, Kıbrıs Rum yönetimi dahil, 10 yeni üyeye genişletilmesini öngören ek protokolün imzalanması şartı koşulmuştur. Müzakereler başlamadan önce, 29 Temmuz 2005'te, Türkiye, AB ile arasındaki Gümrük Birliği'ni, Kıbrıs dahil, 10 yeni AB üyesini de kapsayacak şekilde genişleten ek protokolü imzalamış, bu arada bir deklarasyon yayınlayarak, "Bunun Kıbrıs'ı tanıma anlamına gelmediğini" beyan etmiştir. (Tayyip Erdoğan başbakan) Buna mukabil, 21 Eylül 2005'te, AB, karşı bir deklarasyonla, Türkiye'nin 29 Temmuz beyanlarının sadece kendisini bağladığını vurguluyor, limanların da açılması dahil, serbest ticaret önündeki bütün engellerin kaldırılmasını talep ediyordu. Bu deklarasyon AB müktesebatı içinde yer aldı. Müzakereler 5 Ekim 2005'te başladı. AB Komisyonu, Kıbrıs engeli yüzünden, 29 Kasım 2006'da Gümrük Birliği ile ilgili görülen 8 başlığın askıya alınmasını tavsiye etti. Diğerlerinin ise, açılsa dahi, kapanmaması kararlaştırıldı. Uzun ince yolda, kırmızı ışıkla değil, sarı ışıkla karşılaştık. AB, Türkiye'nin devlet politikası. Nitekim, her başbakanın bir ölçüde gelişmelere katkısı oldu. Bu yüzden, duraklasak dahi, "Yola devam" kararlığından vazgeçmek mümkün değil.