Dame de Sion'un rahibesi ve Emine Hanım'ın başörtüsü
Papa 16. Benedict'in, Dame de Sion'un avlusunda bulunan Saint Esprit (Kutsal Ruh) Katedrali'nde ayin yapması, beni öğrencilik yıllarıma götürdü. Rahibeler, çok merak etmemize rağmen, bizi katiyen Katedral'in içine sokmazdı. Bu davranışın, Türkiye'nin misyonerliğe karşı aldığı tedbirlerden ve Cumhuriyetimiz'in laik vasfından kaynaklandığını idrak edecek çağda olmadığımız için, yasak merakımızı daha da artırırdı. Katolik dünyasıyla, Dame de Sion'da yatılı olarak okuduğum ortaokulda tanıştım. Sadece yüzlerini ve ellerini açıkta bırakan lacivert kıyafetli rahibeler, sınıf öğretmenlerimizdi. Her biri, boynunda kocaman bir haç taşır, boş zamanlarında sürekli İncil okurlardı. Bir tek kişiyi bile, Müslümanlık'tan Hristiyanlık'a döndürebildiklerini duymadım. Zaten öyle bir hevesleri yok gibiydi. Dünyevi zevklerden elini eteğini çekmiş, evlenmeyen ve mal/mülk edinemeyen bu kadınlar, kendilerini bizlerin eğitimine adamışlardı. Diğer okullardan tek fark, her sabah ahlâki değerlere ilişkin konuşmalardı. Ve tabii, çok sıkı bir disiplin vardı. Koyu renk çorap giyip, başımıza şapka takmadan sokağa çıkamazdık. Teneffüslerimizi dört tarafı binalarla çevrili taş avluda geçirirdik; sınıflarımızın sokağa bakan pencerelerinin pancurları hep kapalıydı. Arada merak edip, rahibelerin inandıkları din hakkında onlara sorular sorardık. İtiraf edeyim hiçbirimiz, "Baba,OğulveKutsalRuh" üçlüsünün bir arada nasıl var olduğunu hiçbir zaman anlayamadık. Rahibeler, bu esrarın perdesinin ancak ahirette kalkacağını bize anlatırlardı. Din dersinde, sadece Müslümanlar'ın cennete gidebileceği söylendiği için, "Buneadaletsizlik" diye düşünürdüm. Rahibeler, kendilerini böylesine Allah'a adasınlar, günlerce oruç tutsunlar, ne bir eşleri, ne de çocukları olsun, sonra da başka bir dini benimsemeleri yüzünden cehennemde yansınlar. Galiba, farklı düşüncelere ve inançlara hoşgörülü davranmayı o zamanlar öğrendim. Rahibeler okulunda yetiştiğim için, Müslüman öğretmenin başörtüsüne niye karşı çıkıldığını ise hiçbir zaman anlayamadım. Ben, farklı bir dinden olan, baştan aşağı örtülü rahibelerin okulunda okudum. Ellerinde İncil, göğüslerinde haç vardı. Olumsuz bir tesirini görmedim.
***
Şimdi bakıyorum da, Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması için, eşinin başını açması gerektiğini söyleyenler çıkıyor. Tayyip Erdoğan, Letonya'dan dönerken gazetecilerin sorularını cevaplandırdı ve "Kimliğimizideğiştirmeyiz.Böylebirzaafgöstermeyiz" dedi. O konuşmada, Erdoğan, yasalarla ve Anayasa'yla bağlı olduğunu hatırlattı. Anayasa ve yasa böyle bir yasak koymadığına göre, tahmin ediyoruz ki, Erdoğan, siyasi açıdan mazur görmezse, Cumhurbaşkanlığı'na aday olacaktır. Bir bakarsınız, tıpkı Papa'da yaşadığımız olay gibi, beklentilerin tam tersi olmuş, Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkması, "Gerginlik doğuracak" derken, aksine kutuplaşmayı azaltmış.