Üniversite mezunu, iş sahibi bir vatandaş, yerel seçimlerde daha etkin rol almak için, Kemal Kılıçdaroğlu'na mail attı.
"33 yaşındayım. Seçim kampanyanızda gönüllü olarak çalışmak istiyorum."
Kemal Kılıçdaroğlu bu maile yanıt verdi.
Serhat adlı vatandaşı Balmumcu'daki seçim bürosuna davet etti.
***
Serhat Bey, Balmumcu'daki buroya ilk gittiğinde, dekorasyon çalışmaları vardı.
En son 8 Şubat günü büroyu ziyaret etti.
Kapıda iki koruma tavırlı adam, bir resepsiyon sorumlusu, bir de yetkili olduğu her halinden belli olan bir hanımefendi duruyordu.
Serhat Bey, Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı haberleşmeyi ve parti içinden alınmış referansları sıraladıktan sonra, ziyaretinin sebebini kapıda tekrarladı.
"Gönüllü olarak çalışmak istiyorum!"
***
Serhat Bey, bilgi sahibi ve üstelik her haliyle bunu dışa yansıtan biri.
Ama kapıdaki hizmet timi, "Gönüllü işçilere ihtiyaçları olmadığını" belirttiler.
Ve yeni bir kapı gösterdiler Serhat Bey'e.
"İsterseniz, yaşadığınız yörenin ilçe belediyesinde görev yapabilirsiniz."
Halkın değil, yetkili beylerin isteklerinin iktidar olduğu bir partinin, yıllar yılı neden muhalefette kaldığı ortadaydı aslında.
***
Ve Serhat Bey'in beklentisi de bu değildi.
En azından kendisi gibi gelenlerin eğitimlerinin, ya da profesyonel deneyimlerinin değerlendirme altına alınabileceği, insan kaynakları yetkilisi ile görüşebileceğini ummuştu.
CHP'den hepimizin neler umup, neler bulduğu ortadayken, Serhat Bey de bulduğuyla yetinmek zorunda kaldı.
***
Hiçbir şeyi hafife almamak gerek.
Çünkü bir martı uçak düşürür.
Bir gönüllü işçi neler yapardı kim bilir!
O büronun kapısındaki 4 kişinin yapamayacağı...
AKP'nin onca hatasına karşılık, bu ülkede ayakta kalmasının sırrı budur işte.
Kapısına geleni kucaklamak!