Üniversite yıllarımda Milliyet Gazetesi'nde hem fotoğraf çekmeyi öğreniyor, hem de fotoğraf laboratuarında filmleri yıkıyordum.
Usta fotoğrafçı Garbis Özatay, Marmara Adası'nda Yıldız Kenter'in güneşlenirken ilginç fotoğraflarını çekmişti.
Filmi ben yıkadım, fotoğrafı gördüm...
O günkü şartlarda, sanat dünyasını ayağa kaldıracak bir fotoğraftı.
Yazıişleri toplantısında, Yıldız Kenter'e ve özel yaşama saygı nedeniyle, fotoğrafı yayınlamama kararı alındı.
Üstelik işin özünde gazetecilik emeği olduğu halde...
Üstelik açık bir alanda çekilmiş fotoğraf...
Üzerinden 30 yıl geçti ama hala aklımda.
***
Galatasaraylı Arda'nın, dün neredeyse bütün gazetelerde, kız arkadaşıyla görüntülenmiş samimi fotoğrafları vardı.
Bir evde çekilmiş özel görüntüler.
İnsanlara güvenmenin oltasına takılmış bir futbol starının, özel yaşamına tecavüz belgesi.
***
Arda'nın açıklamasına göre, fotoğraflar 1.5 yıl öncesine dayanıyor.
Hırsızlık mamulü... Hiçbir gazetenin bu fotoğrafların çekiminde emeği yok.
Eğer bu bir hünerse, hüneri de yok.
Ama gazete sayfalarında, hırsızlara verilen değerin zalim bir yansıması var.
***
Bu resimler bir delikanlı olarak Arda'yı karalamaz. Gazeteciliği yaralar.
En güzel sözü Arda söyledi zaten.
"Bu fotoğrafları basanlar, aynı tuzağa kendileri düşse, ne hissederlerdi?"
***
Bu resimler, kaç kadına ilham vermiştir kim bilir! İnsanları tuzağa düşürmenin ahtapot kolları, gazetelerde ve internet sitelerinde böylesine paha biçilmez bir değer bulmuşsa...
Herkes kendisine yaklaşan hayvanı iyi koklamak zorunda.
Kadın kılığında da olsa, insan olanlar böyle tuzaklar kurmaz!
***
Ve herkes şunu iyi bilmelidir ki...
Yakılan orman herkesi yakar.