Aile ve şirket bütçelerinde giderler gelirlere göre ayarlanır, devlet bütçesinde ise gelirler giderlere göre. 2009 yılında dünya ekonomik krizi daha da derinleşecek. ABD'nin krizi yönetememede ısrar etmesi, inat ve beceriksizliği karıştırarak kararlar vermesi, krizin daha da büyümesine yol açıyor. Otomotiv firmalarına kredi verilmemesi de krizi derinleştirecek bir uygulama. Ama kararı verenlerin pek umurunda değil gibi. Aslında pek umurlarında olmadığı doğru değil. Adamlar neyin umurlarında olması gerektiğini anlayacak kapasiteye sahip değiller. Yoksa nedir ki onlar için bu şirketlere verilecek 14 milyar dolar! Kriz dolayısıyla üzerine yattıkları Arap paralarının kaçta kaçı? Ama adamlar haybeden kazanmaya alıştıkları için kaybolacak şeyleri anlayamıyorlar. Sonuçta onların cezasını bütün dünya çekiyor. Bizim çekeceğimiz yükün ne olduğu konusunda da tahminler çok farklı. En az bizim çekeceğimizden, en çok bizim çekeceğimize kadar her şey söyleniyor. Oysa 'en az'ın da, 'en çok'un da ölçüsü belli değil. Dünya krizinin gittikçe derinleşmesi demek, dünyada talebin azalması demek. Bu da bizim ihracatımızın azalması, döviz girdisinin azalması dolayısıyla ödemeleri yapamamak, kredi hacminin daralması, ödemeler için kredi bulamamak demek. İhracatın azalması, üretimin azalması, işsizliğin artması, gelirin düşmesi, ekonomik büyümenin düşmesi, hatta ekonominin küçülmesi demek. Bütün bunlar aynı zamanda vergi gelirlerinin azalması demek. Oysa giderler azalmıyor ve devlet giderlerine göre gelir bulmalı. Bütçedeki gelirlerin sağlanması mümkün değil. 2003 yılında olağanüstü vergiler getirilirken, bu vergilere 'Deli Dumrul vergileri' demiştim. Bu isim tuttu ve ondan sonra herkes tarafından sıkça kullanılır oldu. Dileğimiz tam tersi ama 2009 yılı da Deli Dumrul vergilerinin hortladığı bir yıl olabilir.