Ne yana dönsek bir atışma, bir çatışma gırla gitmekte. Bunca gürültü içinde insanın sevdayla, tutkuyla randevusu gerçekleşebilir mi sizce? Ya da zaten başlamış ve her nasılsa devam eden aşkların ömrü ne kadar vefa eder bu hır gür iklimine? "Aşkkoşulveortamayrımıyapmaz " mı diyorsunuz? Yok canım. O dediğiniz çizgi romanların konuşma balonundakiler gibi üfürükle dolmuş bir laf artık. Çünkü aşkın da koşulları,önkoşulları,olmazsaolmazları çoktan betonlaştı. İlgisiz, alakasız, özensiz, düzensiz beraberlikler her türlü ilişkiye uç veriyor belki ama yürekyüreğebirlikteliklerinkapısınıbileçalamıyor . Hiç kimse sadece vererek, kendinden tüketerek kurulacak bir gönül arkadaşlığının yürümesinden medet ummuyor. Neyinkeşfi? İnsanlar o beraberliğin emeksiz ve ortak çarpan iki yüreksiz gıdım bile ilerlemeyeceğini biliyor şükür ki. Çevrede dönüp duran, gözümüze, aklımıza çatal ucu gibi batan bazı örneklerin şişirme,kaplama,abartmavesanalaşklar olduğunu keşfetmeyen mi kaldı aramızda. O zaman söyleyin, kim olursak olalım bizim kendimizden ve kendi dertlerimizden gayrı bir de " karşıtarafın " tasasına, sıkıntısına, arzusuna ayıracak vaktimiz, mecalimiz hatta düşüncemiz var mı? Dünya gailesi her birimizi korkunç bir cangılın içinde, yolu yitmiş ve pusulasız bir kayıp kişi haline getirmişken nerede kaldı ki sevda partnerimize koltuk çıkalım.
Dirençolayı Kararı siz verin öyleyse. Ben bu satırlarımı alıp aradan çekilsem, kalakaldığınız ortamlarda yukarıda dediklerimden hangisi olacak ya da olmayacak? Fedakarlık, direnç, mücadele kılıflarıyla kaplanmış, aslı; itekakagidişat,suniteneffüslühayat şeklinde süren ilişkilerin yaldızı kazınmayacak mı anı gelince?