
Kendi bahçesinde dal budak olamamış adamların başka bahçelerde ağaçlık taslaması ne matrak. Olayı bir sinema filmi eleştirisinden öte, bir medyatik recm haline getirenler Can Dündar'a ve "Mustafa" filmine demediklerini bırakmıyor baksanıza. Hayatları boyunca bine bir bile katamamış, üreticiyaratıcı tek bir fikir çıkarmamış kişiler vur ha vur gidiyor Dündar'a.
CEZA BÜYÜK OLMALI Bu beyler ve hanımların çoğu, bırakın filmde de ortaya çıkan "insani" taraflarını, ilkeleri, mücadelesi, inançlarını bile yüzeysel bilirler Atatürk'ün.
Onları da muhtemelen ilk mektep sıralarında 'örtmen' kafalarına kaktığı için öğrenmişlerdir. Ama her mikrofon uzatılan, her altına "köşe" çekilen, her ağzı olan konuşuyor, yazıyor, çoğu da kezzap saçıyor durmadan.
Memleketimizde hiçbir başarı cezasız kalmaz biliyoruz. Ama Can Dündar mademki "çok büyük bir adam" hakkında böyle bir filmi akıl edip, kotarmak başarısına erişti, onun cezası çok daha büyük olmalı.
İŞTE YOLLAR YÖNTEMLER O zaman hadi;
- Can Dündar'ı çarmıha gerelim...
- İğneli fıçıya atalım...
- Yüzüne demir maske takıp güneş altında bırakalım...
- Başına kadar kuma gömüp çöl ortasına terk edelim...
- Kollarını bacaklarını kırk katıra bağlayıp "DEEEH" çekelim...
- Kollarını bacaklarını kırk satırla lime lime edelim...
- Kamyonet arkasına bağlayıp yerde sürüyelim...
- Falakaya yatırıp yaralanmış tabanlarına tuz sürelim. Keçi getirip yalatalım...
- Kediyle aynı çuvala sokup dışardan zoppayla vuralım...
- İşkence direğine bağlayıp karşıdan ok, balta, mızrak filan atalım...
- Bi kaç yerini kanatıp jawslarla dolu açık bi denize bırakalım...
- Filistin askısına asıp sonra domuz bağı yapalım...
- Ağzından midesine hortum sokup kompresör marifetiyle tazyikli hava verelim...
- Ya da hepsinden daha elim ve daha vahim olmak üzere Türk Medyasının eline bırakalım.