Lincoln dışında (ki o da kırmızı kart cezalısı) son 2 haftanın aynı onbiri yine sahadaydı..
Ve bu ekip son 2 maçında başarılı sonuçlara imza atmıştı.. Ama üst üste gelen maç trafiği ve bu oluşum içinde hiç dinlenmeden, sakat olmasına rağmen oynayan kimi ayakların yorgunluk haddi de dolmuştu gerçekten. Olympiakos maçının yükü de vardı tabi ki..
Bu yüzden çok pas hatası yaptılar.. Ta ki Youla'nın golüne kadar..
Bu gol Galatasaray'ı biraz olsun hareketlendirdi..
Bu kıpırdanma dahi ilk yarının beraberlikle kapanmasına yetti..
***
İkinci yarıda önce Baros ardından Murat'ın attığı goller tartışma yarattı..
Baros'un eline top ne kadar değdiyse Ümit'in ayağına da o kadar dokundu..
Youla ofsayt pozisyonunda Ümit'i ne kadar bozdu? Kalecinin önünde kaç Eskişehirli perde çekiyordu? Tüm bu ince ayrıntıları Fırat Aydınus nasıl süzdü? Yan hakem burada ne kadar uyudu? Fırat Aydınus sonrasında
suratına top yiyen hakemlerin onurunu Arda'yı ayağına çağırarak kurtarmaya çalıştı.. Ardından kartlar uçuştu..
***
Üst üste gelen bu kartlar Galatasaraylı futbolcuları oyun disiplininden kopardı..
Adeta proveke etti. Galatasaraylı futbolcuların neredeyse üstüne oynadı..
Onlar da şuursuzca Eskişehir'in üstüne gol için gittiler. Kazanmaya çalışırken golleri yediler. Hakem Fırat Aydınus ve ekibi üçüncü golde ki ofsaytı da kaçırmayı başardı..
Adeta bir sinir harbi yaratan Aydınus son noktayı maç bitiminde kendisine topu getiren Kaptan Ayhan'ı atarak koydu ve maçın önüne çıktı..
***
Galatasaraylı futbolcular da bu maçtan mutlaka ders çıkarmalıdırlar..
Ne olursa olsun oyun disiplininden taviz verme.. Burası Türkiye.. Şimdi bir yenilgi üzerine makam değiştirecek bir çok kalem bulacaksınız karşınızda.. Sonuca endeksli olarak.. Aman dikkat!!