Her Milli maç sürecinde sürekli gurbetçiler gündeme gelir. Elimizden kaçırdığımız, başka ülkelere kaptırdığımız Avrupa'daki Türk çocukları hikayesi hiç bitmez. Doğrudur da onların içinde Türkiye'yi seçenler olduğu gibi seçmeyenler de var. Seçip de pişman olanlar da... Bir görünüp bir kaybolanlar da... Ama bunlar esas konumuz değil. Avrupa'daki Türkler ne kadar? Beş milyon yazıyla, 5 milyon rakamla; yarısı erkekse 2.5 milyon... Türkiye'deki Türkler ne kadar? Yazıyla yetmiş beş milyon... Rakamla 75 milyon, yarısı erkekse 35 milyon... Aradaki farkı yazıyla ya da rakamla hesaplamak kolay değil mi? Yetmiş milyon Türk'ten adam gibi futbolcu çıkarama... Beş milyon Türkten medet um. Yetmiş beş milyona emek harcama... Emek harcamadığın beş milyonun yemeğini yemeye göz dik. Yiyemediğinde de dövün. Oysa "Türk Övün Çalış" değil miydi bizim esas düsturumuz? Eee biz neden yatıp kalkıp dövünüyoruz? İki buçuk milyon Avrupa'daki gurbetçi erkek nüfusundan adam araklamaya alışan Türk futbol dünyası, ülkesinin otuz beş milyonluk erkek kaynağından adam gibi oyuncu yetiştirememenin yüzsüzlüğünden ne zaman utanacak? Bu ülkede her yıl bir Arda çıkması lazım... Futbol manyağı erkeklerin olduğu, maçlar için ikinci televizyonların evlere alındığı bir ülke burası. Ve biz hala gurbet ellerde başkalarının alt yapısında yeteneklerini gösterenlerin ardından ah var ediyoruz... Türk futbol federasyonu şu altyapı işine gerçekten eğilmeli... 25 yaşına gelmiş eşek kadar adamlara hala "ümit vadeden oyuncu" gözüyle bakan korkusuz (!) teknik direktörlerden daha fazlasını bekliyoruz. Tabi yöneticiyim diye geçinip şanı ve şöhreti alıp hiçbir şey vermeyenlerden de.