Bir özürle bedel ödenmiyor olsa da...
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in, Metris'teki işkence olayına gösterdiği hassasiyet, Türkiye'de pek alışılmadık bir durum.
İşkenceden ölen Engin Ceber'in ailesinden devlet ve hükümet adına özür dilemesi de, önce insani, sonra devlet adamı duruşu.
Ne acıdır ki, bunu her siyaset adamında göremiyoruz.
Ve bu tavrı görebilmek için, yıllardır bekliyoruz.
***
İşkence yapan 19 kişinin görevden alınmasıyla, 19 kişinin cezalandırılması arasında bir çizgide duruyoruz hala...
Tutukluyu görmeden sağlam raporu veren doktorun görevden alınması, onun bir daha doktorluk yapamayacağı anlamına mı geliyor? İşkenceden ölen Engin Ceber'in yakınlarının, soruşturma dosyasını inceleyemeyecek olması ve dosyayı haber yapan gazetecilerin yargılanma riskiyle karşı karşıya bırakılması nasıl bir şey? İnsan bunları da merak ediyor.
***
Bütün dünyanın işkence konusuna gösterdiği hassasiyeti yıllardır izliyoruz.
Dış basın ve yabancı politikacılar Mehmet Ali Şahin'in açıklamasına övgüler yağdırdı.
Biraz da şaşkınlıkla...
Çünkü Avrupa'nın duvarları yakışıksız Türkiye resimleriyle dolu.
Böyle bir özür, geleneklerin altüst edilmesidir.
İşkenceyle karşı duran "ilk devlet yolcusunun" alkışlanmasıdır.,
***
Peki işkencenin, bu topraklarda hükmünü yitirdiği düşünülebilir mi? Yıllardır böyle çalışan bir sistemin temsilcileri, birkaç günlüğüne köşesine mi çekilir? Ayrıca, her işkencenin ortaya çıkması için, ölümle sonuçlanması mı beklenecek? Yarından sonra, işkencecilere cesaret veren sistemin beli kırılacak mı?
***
Mehmet Ali Şahin'i, duruşuyla "tırnak içine" alıp alkışlarken...
Soru işaretlerimizin çengelinde asılı kalan gerçekleri de istiyoruz.
Cevaplar sorulardan utanmıyorsa...
Bütün dünyanın gözü üzerimizdeyse...
Ve Adalet Bakanı'mızın, yeniden özür dilemesi gerekmiyorsa...