Çocuklarımız sadece evlatlarımız mıdır, yoksa geçmişte yapamadıklarımızı yapan, gidemediğimiz okullara giden, özlem duyduğumuz gururları bize yaşatan, yani kaybettiğimizidüşündüğümüzhayatkoşusunu, bizim adımıza kazanmaları için hoyratça feda ettiğimiz yarış atlarımız mıdır, karar veremiyorum. Baba şefkati, anne merhameti kulağa hoş geliyor ama çocukların yaşamak zorunda kaldığı inanılmaz rezaletler de göz ardı edilecek gibi değil. Üstelik bunları söylerken, yaşanan insanlık dramlarından bahsetmiyorum. Mendil sattırılan, dilendirilmekiçinkollarıkırılan, sanayide torna tezgahlarında kilolarından ağır demirlerin altında inletilen, sahip çıkılmadığı için sokağın kucağında tinere, esrara alıştırılan çocuklardan söz etmiyorum bile. Onlar sadece anne ve babalarının değil, hepimizin yüz karası. Eğitemediğimiz, sağlıklı yetiştiremediğimiz, mutlu olmasını sağlayamadığımız her çocuk, mahşerivicdandaonarılmayacakyaralarbırakarak, toplumu içinden çıkılamaz sorunların kucağına itiyor. Şimdilik bu tarafı bir kenara bırakalım.
ANLIKŞANSLAR Önceki gün Takvim'inbirincisayfasınıngöbeğinde,hemkoşanhemağlayankızlarınfotoğrafları vardı. 42 derece sıcağın altında, ölüme koşturulan bizim çocuklarımız. Üniversiteyi kazansınlar diye ölümle yarıştırılan çocuklar. Türkiye'nin dört bir yanında, 'özelyeteneksınavı' adı altında, yıllardır yaşanan yazı tura hikayesinden başka bir şey değildir bu yöntem. Üniversitelerin beden eğitimi, güzel sanatlar gibi bazı fakültelerinin, öğrenci seçme yöntemi olarak bize dayatılan sistem,aslındayeteneğideğil,anlıkşanslarıdestekliyor. Gerçek bu, size de saniyeler verip, 500 metreyi en hızlı koşmanız istense, her seferinde hak ettiğiniz sonucu alamazsınız. Vücudunuz çok kıvrak, temponuz mükemmel olsa da, hadi yarışalım denildiğinde göstereceğiniz performans, sizin asıl becerilerinizi temsil edemeyebilir. Bu sağlıksızbirsistemdir.Adaletlifilanhiçdeğildir, işin böyle olduğunu sınavı yapan hoca da bilir, şartlara boyun eğmekten başka çaresi olmayan öğrenci de. Şimdiler de teknolojinin yardımıyla bazı branşlarda azalmış olsa da, torpil ve adam kayırma faktörlerini de işin içine katın, elde edeceğiniz sonuç, beceriksizlerin arasından iyi öğrenciyi bulmaktan çok daha başka bir şeydir.
ERZURUM'DANİSTANBUL'A 17yaşındaErzurum'danİstanbul'a, çok seçkin bir üniversitenin tiyatro oyuncusu yetiştiren bölümünün seçmelerine katılmak için gelmiştim. Bahçede yüzlerce aday, müthiş bir heyecanla sınavın başlamasını bekliyorduk. Bir uğultu halinde, sınava girecek jürinin bize doğru geldikleri söylendi. Gelenlerin neredeyse hepsini tanıyorduk, meşhur sinema ve tiyatro oyuncularıydılar çünkü. Bizehiçbakmadangeçtileramabahçedekikimiadaylarınyanaklarınıokşayarak, heyecanlanmamalarını çünkü içeride kendilerinin olduğunu söyleyip, yanımızdan geçip gittiler. Çok yıllar sonra ben o sınavlardan birini, kalemimin gücüyle kazandım. Ama yöntemihiç,adilveinsanibulmadım.