Zaman zaman okurlarımdan emailller, elektronik postalar alırım telefonlar gelir... Ama bir mektup; kader mahkumlarından gelmişse daha bir değerli oluyor.
Kendi deyimiyle; 'her insanın yapma ihtimali olan bir hatadan dolayı şu an bu dört duvar arasında!' olan bir mahkumu'ndan. Kader mahkumu?
Ne demek sizce? Elde olmayan nedenlerle işlenmiş olabilir mi bu suç? E olabilir tabii. Elde olmayan nedenler neler peki? İnsanın basiretinin bağlandığı anlar vardır; yapmaması gereken bir şeyi yapar, yapması gerekeni bir türlü yapamaz.
Olur böyle şeyler diyeyim ama yapmaması gereken şeyleri yapanın yeri, mekanı cezaevi oldu mu durum biraz farklılaşıyor. Elmadağ Cezaevi'nden bir okurum yollamış. Yazdıklarımı duygusal, akıcı ve zekice buluyormuş. Bütün yazılarımın çıktısını istiyor.
Bir cezaevi sakini olarak bir yazıdan medet uman birine (yazı kardeşliği üzerinden) isteğini ulaştırmak boynumun borcu olsun. Mahkumun son isteği önemlidir örneğin.
SICAK BİR EL YAZISI Kaldı ki bu son değil bir isteği sadece. Saklambaç'taki yazılarımın tümü ulaşacak bu okurumuza. İçeride ya da dışarıda yazı böyle dolayımsız bir bağ oluşturuyor okuruyla.
Mektup almamıştım ne zamandır. Sıcak bir elyazısı... Elektronik ortamın soğukluğundan öyle bunalmışım ki
Mektup böyle bir şey işte. Elektronik ortam soğuk, 'mektup' sıcaktır, elektronik ortam uzaktır, 'mektup' yakın, elektronik ortam tuzaklarla doludur, 'mektup' güvenilirdir, elektronik ortam bir başka saklama biçimi önerir, 'mektup' iç cepte horozlu ayna ve tarak gibi taşınır, elektroniuk ortam gecedir, 'mektup' gün doğumu-tanyeri, elektronik ortam şiddettir, 'mektup' dostluktur, barış arar, elektronik ortam yanıltıcı bir dil kaymasıdır, 'mektup' baldan tatlı hatırınızı sorup sual eder, elektronik ortam digital bir dünyanın kapılarını açar, 'mektup' edebiyatın, şiirin, elektronik ortam tuşların üzerinde gezinir, 'mektup' majiskül bir inceliktir parmak uçlarından dökülen... Name, gönder, mektup... Ne güzel isimleri var. Bir de bu yazıyı yazarken şu kader mahkumu deyimine içkin bir şarkı düştü aklıma. Orhan Baba'nın "Dertler Benim Olsun"undan birkaç imge;
"Daha ne çile, dertlere yolcuyum / Ben alnına dert yazılan kader mahkumuyum / Fark etmez yaşamak, sen mesut ol yeter / Dertler bana gönül vermiş / Ben aşk sarhoşuyum..."