Nereye gideceğiz ki? Bu kent hep arkamızdan gelecek. Neden öldüğümüzü bilmiyorsak yaşamdan medet ummak boş değil mi? Ölmek imgelemi geçiyor yüzyılların aklından; ölüm! Demişti büyük şair;
Ölüm / Ölümün böylesine razı olmuyor gönlüm... Başka ülkeler, başka kentler, kasabalar, alanlar, caddeler, sokaklar bulamayacağız kendimize. 'Bu halkı lağvedelim, başka bir halk bulalım' diyenlere inanmayın.
Bize bir başkalık öğrettiler birbirimize karşı. Kentleri yakıp yıkıp, mahalleleri birbirine küstürüp, türküleri kurşunlayarak varolanlar. Önce sadece itiraz eden akranlarımızı öldürüyorlar zannetmiştim. Herkesin düşmanıymış boyunları yağlı urganlara gelesiceler;
herkese düşman / sana düşman / bana düşman / düşünen herkese düşman / vatan ki onların yeriymiş / onlar vatana düşman..!' Ölüm imgeleminde durunca sözcükler, şarkılar sustu sonra;
"Bir şarkı ne zaman güzel değildir / sonu olduğu zaman / sonu yoktur çünkü güzel şarkıların / hiç kimse bir şarkıyı sonuna kadar söyleyemez / nasıl ki ölüm öldürenlerinse / korku korkmuyor görünenlerin / şarkılar tersi / yalnız bir menekşeden sapmıştır onun yüreğiyse" Her gittiğimiz yerde kendimize döneriz aslında. Yine de soruyoruz Yunus'un dilinden doğan güne karşı; 'Bu nice yaşamaktır?' Evet; 'Bu nice yaşamaktır?' kendi ülkemizde kendimize ölüyorken? Ölüm haberleri geliyor yakılan, bombalanan kentlerden. Aslı var mıdır? 'Bombaladım seyrettim!' demiş vahşetin olayın faili!; 'Bombaladım seyrettim!' Ben yerdeki yaralıları, ölen çocukları, yalvaran annelerin fotoğraflarını görünce kapattım ellerimle yüzümü. Kentler kapattı gözlerini yaşanan çağın, arada birbirlerine bağlanan yollarda kaybolan gül yüzlü çocukları görmemek için. Kıyı kentlerdeki yağmadan sonra konuşuyoruz sessiz ve soluksuz; 'Buraları eskiden böyle değildi?'
İçimizde başka bir yerlere gitmek düşüncesi; kopan fırtınanın kıyıya bırakacağı parçaları bekliyoruz. Bombalanan kentlerden, çöken binalardaki çocuk düşlerinden, yanan ormanlardan depremlerden arta kalan aklımızın parçalarını... Bastığımız toprağın ayağımın altından akıp gitmesine gönlüm razı olmuyor. Çıkınımda bir avuç toprak biriktiriyorum; bir avuç toprak. Çok can sıkıcı bulduğumdan yaşananları bir demet gökyüzü tutuyorum usumda; karabasan rüyalarıma inat.
'Nasıl ki ölüm öldürenlerinse / korku korkmuyor görünenlerin / şarkılar tersi / yalnız bir menekşeden sapmıştır onun yüreğiyse' Susuyorum; hiçbir yere dönemeyeceğim korkusuyla. Ülkem; yalnız ve acılı ülkem, söyle acılar nerelidir?