Geçen günkü yazımın sonunda şöyle bir ibare vardı; "Bizim çocuklarımız şehit. Diskotekte barda ölmediler ya; medya abartmasın!" Konya'da çöken binada ölen çocuklardan bazılarının ailelerinden böyle bir tepki vardı medyaya karşı. Gazeteciler çöken binanın üstüne çökmüşler! Haberi maksatlı veriyorlardı. Maksat? Nasıl yani? Maksatlarını aşmış mı gazeteciler o anda? Bence hayır. Bu işin bencesi sencesi olur mu?
Ve hatta sormak isterim; bu şehitlik mertebesinin herkes tarafından ulaşılabilirliği neyin nesi? Mesela bir kaza ve ihmal durumunda şehit olur mu o yolda ölen? Çocukların orada bulunma nedenlerini tartışacak değilim. Şu ya da bu şekilde böyle kurslar ve dersler veriliyor memlekette. Ehil ellerde veriliyor mu veriliyor mu ayrı bir tartışma konusu. Benim derdim o kursların-derslerin verildiği yerde insana, eğitim verildiği savlanan çocuklara nasıl davranıldığı.
'AHİRET HAVAYOLLARI' Bu ve öteki dünyayla ilişkileriniz başka bir bilgiyi de gerekli kılıyor; çocuk eğitimi. Neye göre düzenlerseniz düzenleyin pedagoji yani eğitimbilim devreye girer; girmelidir. Bir çocuğun düş dünyasını nasıl şekillendirdiğiniz önemlidir, onları hayata nasıl hazırladığınız da...
Ölen çocuklardan birinin mektubu yayınlandı internet sitelerinde, sonra kayboldu birdenbire haber; Geçen günki yazımda aktarmıştım. Mektup büyüklerin korkularını ti'ye alıyorndu; 'Kandiliniz mübarek olsun. Ahiret Havayolları ile seyahat etmek istiyoruz. Ahiret Hava Yolları Genel Müdürü de Azrail!" Mektubun tümünü yayınlamamışlar. Bu mektup-günlük her şeyi anlatıyor aslında.
Bir daha belirteyim, benim için önemli olan orada ne için bulundukları değil nasıl bulundukları; nasıl, yani binaların durumu, yatakhaneleri, çevreden yaralandırılma biçimleri, çevre düzenlemesi, barındıklarıyatıp kalktıkları odaların hali, yemeiçme olanakları yani yaşadıkları yerin bugüne ait düzenlemelerle donatılıp donatılmadığıdır.
RUHLARI BÜYÜMEYECEK İçeriktekilerle ilgilenmeli miyim? O bunu dert edinenlerin işi olsun. Bütün o çevrelerin en uygun şekilde düzenlenmiş mekanlardan da nelerin çıktığını biliyoruz. Yani durumdan kimse vaziyet çıkarmasın. Üzüldüğüm çocukların yaşamlarını yitirmiş olmalarıdır. Buna neden olan vurdumduymazlık ve aymazlıktır. İhmal vardır ve o binada bulunan çocukların benim için dansta balede, köpük eğlencesinde elektrik kaçağından ölen çocuklardan bir farkı yoktur. Çünkü hepsi çocuktur. Canlar yanasıdır tenler ölesi. Ruhları peki; hiç büyümeyecek olan bir millete mensuptur onlar şimdi; çocukluğa, hep çocuk kalacak hiç büyümeyecek olanlara...
Hep dedim ya şimdi de diyeyim; çocuklara kıymayın efendiler!