Anayasa Mahkemesi üyeleri 2 gün sonra, yani Pazartesi günü tatile çıkıyor.
Gidilen yer; St. Petersburg.
Başkan Haşim Kılıç ve Başkan Vekili Osman Paksüt geziye katılmaktan vazgeçti.
Ama Yüce Mahkeme'nin 4 üyesi ile 8 raportör, 10 günlük gezi boyunca "beyaz geceler"de "uzun gündüz"lerin tadını çıkacak.
Geride öyle bir Türkiye bırakıyorlar ki, herkesin onlara "iyi tatiller" dileğinde bulunması, adeta bir borç haline geldi...
***
"Balık hafızası" sorunumuz olduğu için belki şimdi unuttuk.
2008 yılının başlarından itibaren bunaltmaya başlayan siyasi havayı hatırlamakta yarar var.
Önce türban değişikliği yapıldı, sonra kapatma davası geldi.
...Ve Türkiye'nin tansiyonu iki hamlede yükselmiş oldu.
Bu gerilimle 2008 yılı kaybedildi.
Ama siyasilerin yükselttiği tansiyonu Anayasa Mahkemesi usta manevralarla düşürmeyi başardı.
"Kutuplaşma" yaratan kararları "ince ayar"la düzelterek, tansiyonu normale döndürdü.
Bundan sonra görev siyasilerde.
Türkiye'nin yeniden "yüksek gerilim"e kapılmadan yoluna devam etmesi gerekiyor.
...Ve bu noktada "siyasi uzlaşma"nın zorunluluğu gündeme geliyor.
***
Meclis şimdi tatilde.
Ama Ekim ayından itibaren partiler arasında bir "uzlaşma komisyonu" kurulabilirse, Türkiye kaybettiği enerjiyi yeniden depolayabilir.
Meclis Başkanı'nın önceki gün yaptığı çağrı da bunu amaçlıyor.
Daha güçlü bir demokrasi, daha özgür bir Türkiye için tüm partilerin elbirliğiyle yapabilecekleri çok şey var.
Başta Anayasa'yı değiştirmek gibi...
***
Bakın Türkiye yakın zamanda "gerilim" konusu olabilecek birçok sorunu aştı.
Yüksek Askeri Şura toplantısının gergin geçeceği yazıldı.
Hiçbir şey olmadı.
Genelkurmay Başkanlığı atamasında sorun çıkacağı öne sürüldü.
Çıkmadı.
Ak Parti'nin kapatılacağı, ekonominin alt-üst olacağı senaryoları uçuşuyordu.
Gerçekleşmedi.
Tüm parametreler Türkiye'nin normalleşmeye başladığını gösteriyor.
Mahkeme üyeleri "gözleri arkada kalmadan" tatile çıkıyor.
Sizce siyasi havanın böyle sakin devam etmesi herkesin yararına değil mi?