* AK Parti'ye ilişkin kapatma davasının karar oturumları Pazartesi günü başlıyor. Başkentte 'kapatma' yönündeki beklentiler değişti
* Yeni beklenti, 2003 yılında Anayasa'ya 'orta yol' olarak konulan 'para cezası' verilmesi yönünde...Çağdaş hukukun dayanaklarından Venedik kriterlerine göre, siyasi partilerin kapatılması "istisnai" bir durumdur.
Nedir o istisna?
"Irkçılık ve şiddet kullanarak amaca ulaşma." Türkiye Büyük Millet Meclisi 2003 yılında Anayasa değişikliklerini yaparken, çağdaş hukuktaki gelişmeleri de dikkate alarak, parti kapatma davalarında "orta yol"u bulmuştu. O yol, partileri kapatmak yerine Hazine yardımından mahrum bırakmayı içeriyordu.
Ve ilk kez Anayasa'ya "para cezası" girdi. Bu hüküm ile Anayasa Mahkemesi'nin önüne "kapatma" kararından önce Venedik Kriterleri'ne daha uygun bir seçenek konulmuş oldu.
Demokrasiyi güçlendiren bir seçenek.
***
Anayasa Mahkemesi, pazartesi günü AK Parti davasını görüşmeye başlıyor.
Muhtemelen 10 gün içerisinde sonuçlandıracak.
Dava açıldığı dönemde beklentiler partinin kesin olarak kapatılacağı yönündeydi.
Refah Partisi ve Fazilet Partisi döneminde bu deneyimi yaşamış olan Prof. Dr. Mustafa Kamalak da aynı görüşü dile getiriyordu.
Ancak dava sonuna yaklaşıldığı şu günlerde, Ankara kulislerinde "Kapatılmayacak" beklentisi hakim olmaya başladı. "Sözü dinlenir" hukukçular bile, "hukuki" bir karardan çok "siyasi karar"dan söz ediyorlar.
Nedir siyasi karar?
Dünyanın içinde bulunduğu ekonomik kriz ortamını dikkate alıp, ağır yansımalara fırsat vermemek.
Çünkü, Anayasa Mahkemesi üyeleri dahil artık herkes iyi biliyor ki "kapatma" kararı vermekle AK Parti'yi oluşturan kadrolar iktidardan düşürülmeyecek. Bu hükümet gidecek, yeni bir hükümet kurulacak.
Yine AK Parti milletvekilleri tarafından.
Başka bir isim altında.
İktidar partisi yöneticilerinin sık sık "B ve C planlarımız hazır" demeleri bu yüzden.
Peki sonucu etkilemeyecek bir kararla Türkiye'yi bir süre daha belirsizlik içerisinde tutmak ve dışarıda "imaj"ı bozmak neye yarar?
İktidarı kaybetmeyen bir parti cezalandırılmış sayılır mı?
Yoksa "tepki"lerle güçlendirerek ödüllendirilmiş mi olur?
Sorular, bu davada yola çıkılırken amaçlanan şeylerle, sonuca ilişkin beklentilerin örtüşmediğini gösteriyor.
İşte o uyumsuzluk nedeniyledir ki davanın başlangıcında "kapatma" kararının çıkacağını düşünenler, finale yaklaşıldığında "Kapatılmayacak" noktasına geldiler.
Ve ilk başta hiç telaffuz edilmeyen "kapatılmama" olasılığı, şimdi sıklıkla dile getirilmeye başlandı.
***
Daha önceki kapatma davaları en az 8 ay sürerken, AK Parti davasının yaklaşık 5 ay içerisinde sonuçlanacak olması da "Türkiye'nin daha fazla gerilim içerisinde tutulmama" isteğinin bir yansıması olarak algılanıyor.
Çünkü belirsizlik ve gerilimin üzerine bir de "erken genel seçim" kararı eklenirse, Türkiye'nin daha çok zaman kaybedeceği düşünülüyor.
"Zaman kaybı"nın ekonomiye ağır yansımaları olacağı yolundaki görüşler, iktidar kanadından sonra muhalefet tarafından da dile getirilmeye başlandı.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "Kapatma davasında karar aşamasına kontrolsüz bir şekilde gelişen kriz ortamıyla gelinmiştir. Davanın bir an önce sonuçlanması Türkiye'nin hayrına olacaktır" şeklindeki sözleri, "ciddi bir uyarı" olarak değerlendiriliyor.
***
...Ve son bir not:
Dün Yüksek Seçim Kurulu, bu yıl içerisinde erken seçim yapılabileceğini, buna teknik olarak imkan bulunduğunu açıkladı.
Ancak "erken seçim" olasılığı, parti kapatma olasılığına bağlı olarak gündeme getirilmiş bir karşı hamledir.
"Kapatma" yerine "para cezası"nın verilmesi durumunda, "erken seçim"in gündemden düşeceği ve tüm partilerin Mart 2009'daki yerel seçimlere konsantre olacağı bildiriliyor.