Türkiye örseleyici bir hukuk sınavından geçiyor. Milenyumun değiştirici gücü, eski alışkanlıları, değerleri, olmazsa olmazları savurup atıyor. Büyük dönüşüm istisnasız dünyadaherkesinbaşınıdöndürüyor. Hukuka tutunabilenler, bu baş dönmesini savrulmadan halledebiliyorlar. Tutunamayanlara ne olduğunu görüyoruz işte. Bu asırda, hala; kadıniçinpozitifayrımcılık peşine düşmemizi, bu savruluştan başka ne açıklayabilir? 'İnsan olmakta eşit' olmaktan umudumuzu kesmesek, 'herkeseşitolsunamakadınlardahaeşitolsun' demek zorunda hisseder miyiz kendimizi? Ortada toplumu derinden savuran bir kasırga olmasa, hukukun çizdiği ana yollardan ara yollara sapmak için, kavşaklar arayıp durur muyuz? Bir sorun olmasa, eşler arasında mal paylaşımı esası, evliliğin önündeki en büyük engel haline gelir miydi? Bu nasıl güvensiz bir hayat arkadaşlığıdır ki, daha bir yastığa baş koymadan, 'ayrılıncasanazırnıkkoklatmayacağımıbilesin!' diye noter anlaşmaları imzalanıyor! Bu ülkede hukuk, her tarafa kök salmış asırlık bir çınar olabilseydi, şeytanın bile aklına gelmeyeceklerle uğraşıp durmaz zorunda kalmazdık. Sizce de, iş kazalarını önlemek için gerçekçi tedbirler almak, kaza geldikten sonra başınızı beladan kurtarmak için çırpınıp durmaktan daha doğru değil mi? Görünüşe bakılırsa bu ülkede değil! Tedbir için masraf etmek yerine, beladan kurtulmak için, lafı çevirip durmayı tercih ediyoruz. Evrensel standartlarda iyi işletilen bir hukukumuz olsa, bu ülkedeErgenekondaolamazdı, karısına iki kuruşu çok gördüğü için ayrılma noktasına gelen evlilikler de. Olamazdı, çünkü siz korumasızveiğfaledilemeyeaçık olmazdınız. Bu hukuku nereden bulacağız diyorsanız; evrensel hukuk kuralları, keşfedilmeyi bekleyen, gizemliMarskadaruzakdeğil, merak buyurmayınız. Bu ülkenin mahkemeleri çalışıyor. Hukuk göz önünde dururken bile yanlış kararlar veren hukukçuların varlığı sizi rahatsız etse de, umutsuz kılmasın. Hukuka güvenmek zorundayız, ama hukukçularıntümüneinanmakmecburiyetimizyok. Evrensel hukukla açıklanması mümkün olmayan mahkeme kazaları, o kararı veren hukukçuları rezil eder, haksızlıklar karşısında tek sığınağımız olan hukuku değil! Mahkemelerden çıkan her yanlış karar, toplumsal çürümeyi biraz daha tetikler. Böyle durumlarda bile şüphe duyulacak olan hukuk değil hukukçular olmalıdır. Demek ki, biziherzamanhukukbağlar. Hukukçular konusunda tereddüt göstermek hakkımız saklı kalmak şartıyla
KİMEBAKIYOR? Merhum Alparslan Türkeş'in oğlu TuğrulTürkeş'e, 19 yıllık eşi KadriyeSerpilTürkeş, vekil olup Ankara'ya taşınınca kendisine bakmadığı gerekçesiyle dava açmış! Aile kurumunun öneminden bahseden bir partinin Milletvekili'ne, böyle bir davaya muhatap olmak yakıştı mı? Toplumun önüne geçme iddiasında olanların hayatlarını istedikleri gibi yaşama lükse olamaz. Bu arada, Türkeş'in siyasette de sesi çıkmıyor. Bir de 'memleketinsorunlarınabakıyormu?' diye bakmak gerekir!