Sıcaklar bastırdı. Uzmanlar yaşlı ve çocukların sokağa çıkmamalarını tavsiye ediyorlar.
Küresel ısınma kabus gibi üzerimize çöktü diyenler de var. Mevsim normallerinin üzerine zaman zaman hava sıcaklığının çıkmasını, tek sebebe bağlamanın yanlış olacağını söyleyenler de.
Nedeni ne olursa olsun, güneş bir silahtan daha öldürücü olabilir zaman zaman. Kahramanlık yapmak yerine, tedbir almak şart. Sıcağın başıma geçeceğinden korktuğum zamanlarda, aklıma hep
sinemanın taçsız kralı Ayhan Işık gelir. Ölümü ne kadar çok etkilemiş bizi demek ki!
İnsanı terden sırılsıklam eden sıcakları yaşayan İstanbulluların canını en fazla sıkan haber,
barajlardaki su seviyesinin giderek düşüyor olması olsa gerek. Su bitiyor kabusunu kış aylarından beri yaşıyor olmamıza rağmen, ne anlama geldiğini yeni anlıyoruz.
Bu aralar nereye gitsem, İstanbul'da su kesintileri başlarsa ne yapacağı üzerine konuşan insanlar görüyorum. Musluklardan su yerine '
tıss' sesini yıllarca işitenler, susuzluk derdinin nasıl bir bela olduğunu iyi biliyorlar.
O halde su tasarrufuyla ilgili üzerimize düşeni yapmaktan kaçınmamak gerekir. Unutmayalım ki,
barajların tükenmesi, hastalıkların başlaması anlamına geliyor. Mikropları bayram ettirmek yerine, tasarrufu teşvik etmekte yarar var.
Aklımızı başımızdan alan sıcakların başlaması, elbette aklımıza sadece kabus senaryolarını getirmiyor. Yaz mevsimine doludizgin girmemizle birlikte, okullar kapandı, çocukların son sınavı geçen hafta sonu bitti ve tatil hayalleri kurma zamanı başladı.
Bu yılın en flaş tatil beldelerinin,
Bodrum ve
Çeşme olacağı şimdiden belli oldu. Artık asıl merak edilen, bu iki belde arasında yıllardır süre gelen rekabeti hangisinin kazanacağı.
Medyanın da baskısıyla,
Bodrumcular ve Çeşmeciler diye iki grup oluştu. Çeşme fanatikleri bodrumu, Bodrum meftunları Çeşme'yi, şimdiden yasak bölge ilan ettiler bile.
Elbette
Karadeniz'in zümrüt yeşili ve Doğu Anadolu'nun püfür püfür esen yaylaları da, yaz konuklarını ağırlamak için sabırsızlıkla bekliyorlar. Ancak onların müşterileri daha çok, büyük şehirlerde yaşayan hemşerileri olacak.
Bir de dünyanın dört bir yanından ülkemizin bitimsiz güzelliklerini yaşamak için akın akın gelen turistler var. Onlara Türk misafirperverliğinin hayale sığmaz güzelliklerini yaşatıp, tatil için ayırdıkları bütçelerini almayı planlıyoruz.
Artık
Türkiye, dünya ülkeleri arasında yeri tartışılmaz turizm seçeneklerinden biri haline geldi. Sorumluluğumuz yüksek! Onların hayallerini yıkacak yanlışlıklardan uzak durmak mecburiyetindeyiz.
Gerçi turizmin başında, '
her şey dahil' denilen ucuzcu anlayış belası olduğu müddetçe, arzu edilen rakamlara ulaşmak zor. Ama hiç yoktan elbette çok iyidir.
Deniz, güneş ve sevgi ülkesi Türkiye'ye gelenleri pişman etmeden yollamak için, elimizden geleni yapmak, memleket severliğin post modern kuralları arasına girmiyor mu sizce de?