Sokaktaki adam huzur ister. Manava girdiğinde, hıyara tek taş parası ödemek istemez. Çocuklarına yarın endişesi yaşatmayacak kadar bir gelirin, her ay cebine girip girmediğine bakar. Sokaktaki adam çok şey istemez. Ülkesinin istikrarlı olmasını, aile bütçesinin fazla açık vermemesini, tuttuğu takımın yenilmemesini ister.
Mağdura destek
Sandığa gider, oy atmadan önce etrafına bakar. Mağduru desteklemekten içten içe gurur duyar. Sandıkta verdiği mesajın algılanmasına önem verir. Oy isteyen siyasetçinin iktidara geldikten sonra sözünden dönmesini, asla affetmez. İlk seçimde 'yalancının mumunu yatsıdan önce söndürür.' Sokaktaki adam sağduyu sahibidir. Büyük ihtirasları olmadığından, sürekli 'yana yatıp çamura batmaz'. Yanılmaz mı, yanılır. Fevri davranmaz mı, davranır. Bütün bunları yapar, bir noktaya geldiğinde de içi yanar, pişman olur. Sokaktaki adamın yarısına yakını AK Parti'ye sandıkta yeşil ışığı yakıp, 'sen devam et bakalım' demiş midir? Daha üzerinden bir sene geçmeyen sandığa bakarsanız demiştir. CHP'ye de DSP ile bir araya gelerek girdiği aynı seçimde, az destekle 'Meclis'e git, ne olup bittiğine göz kulak ol' anlamına gelen bir görev yüklemiş midir? Halkın iradesini yansıtan sandıktan çıkan sonuçlar bunu söyler. Siz aldırmasanız da, olup biten budur. CHP'nin Yüce Mahkeme'nin alt sokağında, ruhsatsız bir gecekonduya yerleşip, Meclis'in büyük çoğunlukla aldığı her kararı, Mahkemeye taşımasına ne tepki göstereceğini, öyle anlaşılıyor ki, çok yakında göreceğiz. Manavdaki hıyar fiyatlarının yükselmesini, Ayşe Teyze hoşgörüyle karşılamaz, bizden söylemesi! Hele Google denilen, akla sığmaz bilgi çöplüğünden derlendiği söylenen gerekçelere, Ahmet Bey ve saz arkadaşlarının aklı hiç yatmaz. İnternette sabahtan akşama kadar sörf yapıp durmaz ama gözü kulağı açıktır. Sokağın Google'ı olan kahvesinde, olayları değerlendirir, ölçer tartar, kararını içinde tutar, önüne sandık gelince de söyleyeceğini söyler. Sokaktaki adam, kimi siyasetçi ve toplum mühendislerinin aksine, demokrasinin yağlı ilmekle boğulmasına müsamaha göstermez. Gününü bekler, kendi iradesinin muhalifi olanları evine yollar. Sokaktaki adam, sabırlıdır. Aklına yatmayanları, bir bir yazar, faturayı sandıkta çıkarır siyasetçinin önüne koyar.
Hesabını sorar
O zaman, el de anlar bey de anlar; milyonlarca rey kaosa mı kalkar, yoksa milletin sözünü tutmayanların ve avenesinin başında mı patlar! Sokaktaki adam, hukukun yaralanmasından, kendi iradesini güvenceye alan demokrasinin hırpalanmasından, oy verdiği partisinin kapatılmasından hoşlanmaz. Yine aynı sokaktaki adam, kendi destek verdiği siyasetçinin yanlışlarını da yutmaz. Kendisine bırakılsa, bütün yanlışların hesabını en doğru günde sorar. Ama kendisine bırakılmazsa, ne yapacağı belli olmaz. İnanmıyorsanız, Menderes'i asanlara sorabilirsiniz.