Laikçiler derin bir nefes almışlardır sanırım. Anayasa Mahkemesi, laiklik ilkesi karşısına dikilmiş önemli bir tehdidi, şüphe götürmez bir kararlılıkla bertaraf etmiş oldu. Kutlu olsun!
Düşünebiliyor musunuz; boyları, kiloları, göz renkleri birbirinden farklı; ancak başlarına aşağı yukarı aynı ebatlarda başörtüleri bağlayan öğrenci kızlar, hiç sıkılmadan, ellerini kollarını sallayarak, bilim yuvalarını doldurabileceklerini sanıyorlardı. Bereket memleketi, bu kızların elinden kurtaracak laikçiler var da, rejim bu başörtüsü üniformasının altına gizlenmiş, örümcek kafalı kızların elinden kurtarılabiliyor.
Hem de öyle böyle değil, hukuk yoluyla kazanılıyor bu zaferler. Kim ağzını açıp da, "şeraitin kestiği parmak acır!" diyebilir? Aman yanlış anlaşılmasın, bu 'şeriat' dediğimiz şey; yol, yöntem anlamındadır. Yoksa laiklik karşıtı bir kalkışmanın ismini, yüce hukukun aldığı kararla birlikte, onu yüceltmek için bile olsa aynı cümlede kullanmak, kimin haddine! Yine de bu atasözünün yerine mutlaka yenisi bulunarak, laikçi vatanseverlerin, tanımlama bağlamındaki zorlukları behemehal bertaraf edilmelidir.
Biliyorsunuz bu ülkede Meclis var. Yasaları halk adına Meclis yapar. Anayasa Mahkemesi de, onları inceler.
Yüce Mahkeme, türbanla ilgili anayasa değişikliğini, CHP'nin başvurusu üzerine inceledi ve iptal kararı verdi. İş bu kadar basit midir? Hayat, evrak üzerinde yaşanıyor olsaydı, bu kadar basitti.
Ben işin kuvvetler ayrımı tarafında değilim. Bu karardan sonra, AK Parti'nin kapatılması kararının, çıkma ihtimali üzerindeki tartışmaları da, sonuç getirici bulmuyorum.
Ben bu kararın, evrak üzerindeki etkisinden çok, 'insani etki'sine bakıyorum. Bu karardan sonra, kaç kızımızın daha, üniversiteye gidemeyeceğidir beni ilgilendiren. Nasıl göz ardı edebilirim ki, ülkemde ortalama eğitim seviyesi ilkokul 4. sınıf düzeyinde. Kız erkek altı Türk birleşi p, bir yıl uğraşıyoruz ve ancak bir kitap bitirebiliyoruz.
Anayasa Mahkemesi, CHP'nin (yanında DSP ve Kamer Genç de var) başvurusu üzerine, rejimimizin teminatı olan laiklik ilkesini korumak adına, başörtülü kızlara üniversite kapılarını kapattı. Laiklik elbette değiştirilemez bir ilkedir ve korunmalıdır.
Ama on beş yaşında, rızaları olmadan kocaya gönderilen kızlarımız da, elleri ekmek tutmadığı için sırtlarından sopa eksik olmayan kadınlarımız da, okuma bilmedikleri için, oğullarından gelen asker mektuplarını koklamakla yetinen analarımız da korunmalı ve kollanmalı değil midir?
Bakın enflasyon fırladı. Son bir ayda, her şeye üç yılda gelmeyen zamlar yağdı. Fransa AB üyeliğimizi referanduma bağlamaya çalışıyor. Ekonomimiz derin bir sarsıntının pençesine düşmek üzere.
Bütün bunlara sebep, laikliği yıkmaya çalışan başörtülü kız çocuğuysa; az oldu, bunları apartmana da sokmayalım, sıkma baş halleriyle!