Türkiye'de kredi kartı rezaleti yaşanıyor. Buna şüphe yok! Sadece sorumluları konusunda tam bir uzlaşı sağlanamıyor. Yoksa, rezaletin boyutlarının bile zirve yaptığına itiraz eden kim?
Kredi kartı rezaletinde taraflara bakalım önce. Şişman bankacılarla, çelimsiz tüketici! Bir tarafın elinde, dünya ölçeğinde söz sahibi oldukları küresel sermaye var. Diğer taraf, devletin ya da özel sektörün verdiği asgari ücrete bakıyor.
Ne kadar dengeli bir maç öyle değil mi? Müdahale etmek hiç yakışık almaz! Şişman bankacıyla çelimsiz tüketici kendi aralarında, adil bir çözüm bulabilirler dertlerine.
SİYASETÇİYE BOZUK Şişman bankacı tarafı, kısa süreliğine çelimsiz tüketicinin tarafına geçen siyasetçiye fena halde bozuldu. 'Kimse ekonomi kurallarıyla kafasına göre uğraşamaz' dedi çıktılar işin içinden. Yetmedi, bir de gözdağı verdi şişman bankacı, siyasetçiye; 'kredi kartı faiz oranlarını sınırlandırırsan, piyasadaki hareket çok olumsuz etkilenir.' Siyasetçi geri adım attı. Çelimsiz tüketiciyi, zaten kimsenin iplediği yoktu.
AK Parti, kredi kartı faiz oranlarının üst sınırlarını belirleyen bir düzenlemeyi Meclis'e getirmeyi planlıyordu, lakin Bakan, piyasayı sıkıntıya sokacak bu düzenlemenin, Meclis'e gelmemesi için, bu işleri çıkaran Ahmet İyimaya'yla meseleyi konuşacağını açıkladı. 'Şişman bankacıya bulaştırma bizi, piyasa allak bullak olabilir' diyecek zahir!
Desin! Asgari ücret alabilen çelimsiz tüketiciye, 'maaşının on katına kadar', hem de kefilsiz kart limiti açabilen, cevval bankacıyı üzmek yakışık alır mı zaten? Ödeyemeyenin ayağına kurşun sıkan yok ya, basıyorlar faizi, yazıyorlar adının altına o kadar. Sonra intihar edenler oluyorsa, global ekonominin bunda suçu ne?
ELİNE HAKİM OL! Şişman bankacı, haklı bir şey söylüyor; 'kredi kartı olana kimse silah dayayıp alışveriş yaptırmıyor ki', diyor. Sen de biraz eline hakim olsana, çelimsiz tüketici! Uzaktan bakınca yalan söz değil.
Yakından bakalım bir de arzu ederlerse, sen çelimsiz tüketicinin eline, hayatında bir arada göremeyeceği kadar plastik para vermişsin. Adamın evinde süt yok, sırtında don! Cebinde, ekstra limitlerle birlikte, kimsenin itirazı olmadan kullanabileceği, bir yıllık maaşına eşit para var. Aynı durumda ol da, sen harcama bakalım!
Her şeye rağmen, kredi kartı sahibinin artık, kendini terbiye etmiş olması gerekiyor. Bu ülke; plastik parayı tüketip, tekrar yerine koyamayan, kaç aile faciasına tanık oldu. Yapamıyorsa, babasının yaptığını yapacak, 'ayağını yorganına göre uzatmaya' tekrar alışacak.
Şişman bankacı da, serbest piyasaya müdahale edilmesine karşı çıkacak, ama tefeciyle banka arasındaki ince farkı da, asla göz ardı etmeyecek.
Siyasetçi de, dünyaya entegre etmek için kırk yıldır, kırk dereden, kırk su getirdiği ekonomiye, kafasına göre müdahale edilemeyeceğini kabul edecek.
Bir ortası bulunacak, işler de yürüyüp gidecek. Haksız mıyım?