Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dershanelerin varlığından rahatsız, kapatılmaları sinyali veriyor. En önemli gerekçesi, iyi öğrencinin de zayıf öğrencinin de dershaneye gidiyor olması. Haklıdır. Dershanelerin mantığı
"zayıf öğrencileri takviye etmektir."
Maalesef iş bu noktadan bir hayli uzaklaşmış artık "
Dershaneye gitmeden sınav kazanılmaz" boyutuna gelmiştir.
Sektöre bakacak olursak: Kurum sayısı 3 bini aşmış. Buralara her yıl 1 milyon öğrenci gidiyor. Yılda 8-10 milyar dolarlık parasal hacimden söz ediliyor. Diğer yanda ödeme güçlüğü çeken veliler...
Bu tablo karşısında Başbakan'ın "Bu bir garabet" deyip şikayet edenlerin safında yer alması siyaseten doğaldır.
***
Ancak kapatmaya gelince:
Dershaneleri en çok eleştirenlerdenim. Ortaöğretimden sonra, ilköğretime de ikame eder duruma gelmelerini kabul edemem. Ama hiçbir zaman
"kapatılması" yanlısı olmadım.
Bu gün bırakın kapatmayı, bunun sözünü bile etmek, milyonlarca insanı tedirgin etmektedir. Her şeye rağmen, dershanelerin ülke eğitimine çok önemli katkıları olduğu gözardı edilmemelidir. Evet, ailelere ek eğitim yükü getiriyor. Ama başka bir açıdan bakıldığında da gençlerimizi sokaktan kurtarıyor. Liseyi bitirip üniversiteye giremeyen gençlerimizin gideceği daha olumlu yer var mı? Dershaneler bu günkü koşullarında çok önemlidir.
Ülkenin her yerine yayıldılar. Her kurumun burslu öğrenci oranı en az yüzde 15'dir. Demek ki her yıl
150-200 bin yoksul öğrenci burslu öğretim imkanına sahip oluyor. Bu eğitimde fırsat eşitliğine önemli katkı sağlamaktadır.
Bunun yanında yoksul yerlere kültürel zenginlik götürüyorlar. Sağladıkları istihdam ve ödedikleri vergiler diğer artıları.
Şimdi bunların hepsini bir tarafa itip, kapatmak ne derece doğru olabilir?
***
Zaten
Başbakan, kapatmanın karşısına çıkabilecek
"bariyerlerden" söz ederek, bunun kolay olmadığını söylüyor.
Milletin menfaatini savunan herkes bilmeli ki dershanelerin varlığı birilerinden çok milletin menfaatinedir.
Bariyerlerin açıklamasını ise eğitimin içerisinden gelen
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik verdi:
"Dershaneler sebep değil, sonuçtur. Bu sebepler var oldukça bunlar da var olmaya devam edecektir." Demek ki en önemli bariyerler, sebeplermiş.
Yani ancak Anadolu liseleri ve üniversitelere sınavsız öğrenci alındığı zaman, dershanelere ihtiyaç olmayacak. Bu pek mümkün görülmediğine göre, okul merkezli sistemler bu talebi azaltabilir. Dün yapılan
SBS'yi okul müfredatına dayandığı için destekliyorum. Üniversite sınavlarında da benzeri uygulanabilir.
Ama bütün bunlar dershaneye talebi sadece azaltacak, yok etmeyecektir. Zaten var olmaları gerekir.