Ne zaman bir vapura atsam kendimi ve kaptan Boğaz'a doğru kırsa dümeni, aklımdan hep o şiir geçer.
"Bir vapur geçer Boğaz'a doğru / Nazım usulcacık okşar vapuru / yanar elleri / yanar elleri Hele mevsimi de mevsim, zamanı da zamansa ve ıhlamur kokuları akasyalara karışarak burnumun direklerini sızlatırsa, boğazın iki yakasını birden okşamak geçer içimden, yanar ellerim
Boğaz'a hasret olanların yüreği gibi, kanar ellerim.
Geçen hafta içinde, Türkiye'nin hali ahvali konuşulan bir vapur, Boğaz'a doğru dümen kırdığında, içerisinde İstanbul ve Anadolu'nun dört bir yanından gelmiş insanlarla birlikte, aklını ıhlamur ve akasya kokularından bir türlü alamayan; Sabah'ın Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Metin Yüksel ve ben de vardım.
AZ ZAMAN KALDI İstanbul Ticaret Üniversitesi Hocası ve Milli Görüş eksenli siyasetin önemli ismi Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'un davetiyle çıktığımız yolculukta, mesleğimiz gereği not almamız, konuşulanlara kulak kabartmamız, siyasetin dümenini bu vapurda nereye doğru kırdıklarını iyice tahlil etmemiz gerekiyordu ya, nafile! Boğazın muhteşem doğası buna izin vermedi. Gerçi Metin Yüksel, bir iki not almaya kalktıysa da, sonuç başarısız.
Başsavcının, AK Parti'nin kapatılması istemiyle açmış olduğu davanın sonuçlanmasına günler kala, siyasette yeni yol arayışları da doğal olarak hızlanıyor.
Abdullatif Şener'le yol almak isteyenler, kaderin ağlarını yavaş yavaş öredurup, Mesut Yılmaz demokrasiden nasipsiz son çıkışı ile kendisine, statükonun arasında yer açmaya çalışırken, Numan Kurtulmuş, bu açılım arayışlarından birini, bizim de tanık olduğumuz boğaz gezisinde yaptı.
KARAYA BASINCA... AK Parti'nin kapatılması durumunda siyaset arenasında ciddi bir boşluğun doğacağına hiç şüphe yok. Elbette Tayyip Erdoğan, seçmenlerine hangi çatı altında buluşacaklarını gösterecektir. Ancak siyaset öyle girintili çıkıntılı bir yoldur ki, sizin sokağa gelmek üzere hareket edenlerin bir kısmının, birbirine benzer sokaklara sapmama ihtimali yoktur. Hele Erdoğan'ın, yasaklı olması ve partinin başında bulunamaması bu ihtimali artırır.
Yeni durumdan yararlanarak tekrar harekete geçmek isteyen siyasi aktörlerden, Numan Kurtulmuş'un bir farkı var. O, siyasetin bu buhrandan kurtuluşunu Anadolu'da arıyor.
Ne bürokrasinin ne de ekonomi çevreleri ile Amerika'nın, kanatları altında olmayı tercih eder gibi görünmüyor.
Numan Kurtulmuş'u dinlerken; getirdiği açılımlarla, geniş halk kitlelerinin anlayacağı lisanda konuşarak, oyları oluk gibi partisine akıtan, Tayyip Erdoğan'ın 'Kasımpaşalı olmayan' halini görür gibi oldum.
Bu arada Milli Görüş'ün, AK Parti'ye karşı sert, hırçın ve onu ahlaksız gören tavrından eser bulamadım. Belli ki Kurtulmuş, siyasetin yeni yol haritasında, kendi partisinin kırmızı çizgilerini bir tarafa bırakarak, geniş halk kitlelerini kucaklamayı hedefliyor.
Ne kadar etkili olacağını sorarsanız; Kurtulmuş'un ayaklarını karaya bastıktan sonraki hareketlerine bakmak gerekir derim.