Başlığı görüp, meşin yuvarlağa isabetli bir vuruş yapacağım sanılmasın. Ben aslında futboldan hiç anlamam. Topu görüp mertek sananlar cinsindenim anlayacağınız.
Spordan hoşlanmam, futboldan anlamam, ama stattan naklen maç anlatmışlığım vardır. O zamanlar yöneticiliğini yaptığım yerel radyoya,
en iddialı Erzurum Spor maçlarını az anlatmadım.
Bir gözüm sahada, diğeri forma numaralarına göre futbolcu isimlerinin yazılı olduğu kağıtta, muhteşem maç sunumları yaptım.
Gerçi spor muhabiri arkadaşlar, ben,
'Bilmem kim orta sahadan çalıma kalktı' derken,
'Atma recep camları kıracaksın' diyorlardı ama eni sonu futbolcu benim söylediğim yere de geliyordu.
Anlayacağınız, keyiften değil yokluktan anlattım maçları. Adam; iyi Türkçe konuşacak, mükemmel futbol bilecek, su gibi maç anlatacak ve Anadolu'da bulunacak. O yıllarda biz çoklukla bulamıyorduk. Millet menfaatine ben geçiyordum mikrofonun başına.
Bunları futbola bilgim ve ilgim anlaşılsın diye yazdım. Şimdi gelelim meselemize.
PARA KARŞILIĞI TACİZ Herkesin ağzı açık ayran delisi gibi seyrettiği,
'Var mısın, yok musun?' yarışması var ya, hani
Acun Ilıcalı ve saz arkadaşlarının;
'kutu kutu pense, elmalar yense' oynadıkları program. Ben onu açıkçası sevmiyordum. İnsanların para karşılığı taciz edilerek, düşürüldükleri durum, bana seyredilmeyecek kadar hazin geliyordu.
Geçen Cumartesi akşamı, Acun; kutu önlerine
Milli Takım futbolcularını konuşlandırıp,
yarışmacı sandalyesine de Fatih Terim'i oturtunca; benim zap yaparken yakaladığım programdan ayrılmam mümkün olmadı. Kısa uzun reklamları dahil sonuna kadar izledim.
Ekranda gördüğüm manzara, İmparator lakaplı Fatih Terim'le aslanlarının nasıl bir ruh hali içinde olduklarını gösteren ders niteliğindeydi.
KARİZMA DEDİKLERİ ŞEY... Bir kere daha anladım ki, karizma dedikleri şey gerçekten var.
Fatih Terim karizması, kutuları başındaki futbolcularından, stüdyodaki izleyicilere, oradan da evlerimize kadar fırtına gibi esti.
Korkusuz tavırları,
Hamdi Bey'e hayır deyişindeki cesareti, ortada dönen paranın azlığına (Terim ve futbolcuları için elbette) veriyorum ya, o futbolcuların Fatih Hoca'larına gösterdikleri saygıya ne demeli?
İşte o, işini bilen bir İmparator'un, etrafına yaydığı tılsımdır. Futbolcuları, bir yarışma programında Fatih Terim'e cevap verirken; korkuyu, güveni, itaati harmanlamış bir ses tonuyla çıkarıyorlardı ağızlarından kelimeleri.
Futbolu bilmem. Ama yakında gerçekleşecek olan Avrupa Kupası'nda (İnşallah şampiyonanın ismini yanlış yazmamışımdır.)
Türk Takımı'nın bu inançla iyi işler yapacağına bir on bahse girebilirim.
Fatih Terim ve çocukları, Hamdi Bey karşısında oynadıkları takım oyununu, hangi Avrupa takımı karşısında tekrarlasalar, sonuç değişmez. Kazanırlar.
Hele
Terim'in, Hamdi Bey'le telefonlaşma arzusuna bayıldım. Avrupa Yakası'nın Burhan'ından sonra, bu iki ikinci talepte çok manidardı.