Bugün 19 Mayıs, kutlu olsun. Tarihlerin 1919'u gösterdiği bugün; Mustafa Kemal, Samsun'a ayak basmış. Hani pusulası bile olmayan, köhne Bandırma Vapuru vardı ya, onunla.
Okullarda okutulan tarih kitaplarında, Mustafa Kemal'in neden Samsun'a ayak bastığından çok, şu köhne vapurun döküntü hallerini okuyan gençlik, bu bayramda neyi kutladığını kafasında netleştiremiyor.
Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nda, stadlara doldurulan çocuklar; aylardır üzerinde çalıştıkları, birbirinden zor jimnastik hareketlerini, uyumu bozmadan yapabilmekle o kadar meşguller ki, işin spor tarafı, anma tarafını unutturuyor.
Mücadele meşalesi... 19 Mayıs 1919, Milli Kurtuluş Mücadelesi'nin başladığı gündür. Samsun'dan; Amasya, Erzurum, Sivas Kongreleri'ne uzanan, özgürlük meşalesinin tutuşturulmasını kutluyoruz.
Atatürk; Samsun'a hareket etmeden önce, Padişah Vahdettin'e bir veda ziyareti yapıyor. Yakın tarih meraklılarının, anlamı üzerinde tartışıp durdukları görüşmeyi, Mustafa Kemal'in ağzından, dikkatlice okuyup, bugünün kaygılarından uzak, anlamaya çalışmak gerekir.
"Yıldız Sarayı'nın ufak bir salonunda Vahdettin'le adeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında, dirseğini dayamış olduğu bir masa ve üstünde bir kitap var. Salonun Boğaziçi'ne doğru açılan penceresinden gördüğümüz manzara şu: Birbirine paralel hatlar üzerinde düşman zırhlıları! Bordalarındaki toplar sanki Yıldız Sarayı'na doğrulmuş! Manzarayı görmek için oturduğumuz yerden başlarımızı sağa sola çevirmek kâfi idi. Vahdettin hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı:
- Paşa, Paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir (elini demin bahsettiğim kitabın üstüne bastı ve ilave etti), tarihe geçmiştir. (O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sessizce dinliyordum) Bunları unutun, dedi; asıl şimdi yapacağımız hepsinden mühim olabilir. Paşa, Paşa devleti kurtarabilirsin!"
Şartlar ne olursa olsun!
Buradan hareketle, 'ülkeyi kurtarmak için Mustafa Kemal'i, Vahdettin mi görevlendirdi?' tartışmasına girecek değilim.
19 Mayıs 2008'in tartışması asla bu olmamalıdır. Anlamaya çalışmamız gereken, ne kırık dökük Bandırma Vapuru'yla nasıl olup da kazasız belasız Samsun'a çıkılabildiğidir, ne de bu işin kimin tarafından organize edildiğidir!
Anlamamız gereken; bu ülkenin, şartlar ne olursa olsun, bağımsızlığına sahip çıkmaya hazır, evlatları bulunduğu gerçeğidir.
Bu bayramın, gençliğe emanet edilmesinin esprisi de, bu noktada aranmalıdır. Alınması gereken mesaj; 'Yeniden ihtiyaç duyulursa, gençler sorumluluklarını yerine getirmeye hazırdır!' olmalıdır.
O zaman; 19 Mayıs ruhu gençlere, daha çok özgürlük ve demokrasi için, fikri mücadeleye, gerçekten katılma emri, vermiyor mu sizce de?