Ankara Üniversitesi, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nin girişine turnike kurmuşlar. Bizim sitenin girişinde de var. Polisler 1 Mayıs'larda Taksim'in bütün girişlerine etten turnike kuruyor. Turnikeden geçmeden, hayata girmek mümkün değil. Turnike niçin kurulur? Güvenlik gerekçesiyle! Kime güvenemiyoruz? İnsana! Alın size en büyük çağ yangını. Yakıtı insan ve taş olan. Taş çünkü bütün bu tekinsizliklerin odağı; maddi kaygı ve kışkırtmalar. Bir arada ve kardeşçe yaşamak için, herkesin herkesi eşit görmesi gerekir. Oysa ortak paydaları çoğaltmak yerine, nifak tohumlarının sayısını artırmakla meşgulüz. Bakın gazete, televizyon haberlerine; akşama kadar 'savaş tamtamları' çalıyorlar. Üstelik haklı oldukları iddiasındalar, gerekçeleri; 'diğerini kimse izlemiyor.'
Elbette sokaklarda anne katilleri var. Maalesef kapkaççılarla, tırnakçılarla, gaspçılarla burun buruna yaşıyoruz. Küçük çıkarları için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyenlerin iyice palazlandıkları da doğru. Bunları görmezden gelip, sıramızı beklemenin daha iyi olacağından bahsetmiyorum. Ama pusup, evde bütün bunları seyirci gibi izlemek yerine, bir şeyler yapmamalı mıyız?
Galatasaraylısınız diye, stada aslan getirme kepazeliğine göz mü yummalısınız?
Üniversiteye girecek çocuğunuz olmadığı için, sınavların çocukları ne hale getirdiğini umursamamalı mısınız?
Kapatılan partileri sevmiyorsanız, Anayasa'ya parti kapatmayı zorlaştıran maddeler eklenmesine, karşı mı çıkacaksınız?
Benzin almadığınız için benzine, doğal gaz kullanmadığınız için ona, şeftali sevmediğiniz için buna yapılan zamları, görmezden gelmeyi tercih mi edeceksiniz?
Peki, iş gelip sizin çıkarlarınıza dayandığı zaman ne yapacaksınız? Toplumun duyarsızlığından sızlanıp, bu ülkede yaşanmaz deyip, kabuğunuza mı çekileceksiniz? Üzerinden çok zaman geçmedi; geçenlerde fazılı kendinden menkul sanatçının biri, "yaşanmaz bu memlekette gidiyorum ülenn!" diye bağırmıştı da, etraftan "aman abi sen gidersen bizim kulaklarımız nic olur?" diyen bir Allah'ın kulu çıkmayınca, susup yerine oturmuştu. Hatırladınız değil mi, daha dün yaşandı çünkü. Siz başkasının eli yanarken, bir nefeslik üflemeyi esirgerseniz, başkası da sizin eviniz yansa kılını kıpırdatmaz.
On yılda demir ağlarla örülen bu ülkeyi, şimdi turnikelerle kapatmakla meşgulüz. Sizce hangisi daha medeni, hangisi daha yaşamı kolaylaştırıcı, hangisi daha insancıl? Cumhuriyetin 10. yılında övündüğümüzle, 84. yılında övündüğümüz arasında koskoca bir utanç var.
Ortalıkta Avrupa Birliği'nin kriterlerine itiraz etmeyi meslek edinmiş gruplar dolaşıyor. Bizim iç meselelerimize kimseyi karıştırmayız, Türkiye müstemleke ülkesi değildir diyorlar. Öyleyse bir kere daha soralım o arkadaşlara,evrensel hukukun huzuru yerine, turnikelerin güvenliğini mi tercih etmeliyiz? O mu layıktır, bu ülkenin içi rahat yaşamak isteyen insanlarına? İnsan merak etmeden duramıyor; Ergenekon'un derin karanlıklarında, 'sarı kız'ı 'ay ışığı'nın yardımıyla bulmaya çalışmaktan daha çağdaş değil midir, bireyin özgürlüklerini gün yüzüne çıkarmak adına, evrensel hukukun peşinde takılmak? Değildir diyorsanız, kendi kurduğunuz turnikeleri bilmem ama erdem turnikesinden geçemeyeceğinize emin olun.