Ahbaplığımız, abi kardeşliğimiz, selam sabahımız iyidir. Darılıp, kırılmaz bilirim. Buna güvenerekten derim ki,
"Tarım Bakanı Mehdi Eker, ne 'Eker'se onu biçer". Baba ata toprağı
Diyarbakır'dan alıp da Meclis'e getirdiği ünlü Diyarbakır karpuzları kelek çıktı diye etmiyorum bu lafı. Gıda Mühendisleri Odası'ndan bir kaç uzmanın yorumlarına dayanıp, hem de domatesten karpuza, patatesten, patlıcana örnekler sunuyorum.
YABANCI ORTAK Bizde meşhur laftır. Şerir bir şey oldu mu; "Kökü dışlarda" derler. Tarımda bu laf kılık değiştirdi. Artık kökü değil tohumu dışarıda. Mesela biz tohumculukta tamamen yurtdışına bağlıyız. İsrail ve Amerika tohumu kullanıyoruz. En çok da İsrail. E kocca Türkiye'de tohum yok mu vaaar. Lakin pazar payı çok az ve zaten çoğu da yabancı ortaklı.
SERA KOŞULLARI Mesela domates üretiminde 2 yöntem var; biri bir önceki mahsulden domateslerin çekirdekleri kurutulur ve sonra tohum olarak kullanılır. (Eski çiftçilerin kullandığı yöntem) diğeri de olumsuz özellikleri törpülenmiş laboratuar ortamlarında ya da fotoğraflardaki Balıkesir analarını yaparken gördüğümüz gibi sera koşullarında ıslah edilen tohumlardan üretilmiş domatesler.
BAŞKAN BUSH Bunun yanı sıra bir de genetiği modifiye edilmiş sebzeler var. Özellikle soya ve mısır. Biz yemesek bile inekler tavuklar yiyor, sonra da biz onları yiyoruz.
Dolayısıyla bunlardan kaçınmanın yolu yok. Buna örnek ise eskiden Amerika'da tüm ürünlerin ambalajında eğer ürünün genetiği değiştirilmişse yazmak zorunluydu. Ama sonra Bush'a kaldırttılar bu yasayı. Orada bile böyleyse gerisini düşünün.
KURAK TOPRAK O tohumların toprağa olan kanserojen etkisine gelirsek: Yabancı tohum kullanınca yerliye dönmek zor ama bu iki yabancı tohum çeşidi arasında da aynı. Sebebi toprağın farklı tohum tiplerinde farklı kullanmaya meyil göstermesi. Dolayısıyla aynı tohumun sürekli kullanılması toprak ve verim açısından daha faydalı ama kesinlikle tohum değiştirilmez diyemeyiz sadece verimi etkiler.