Tüketim iyicene pompalansın deyu "Anneler Günü'nü" karlı yemek haline getirenlerle dolu her yer. Mevzuu ne de güzel hormonluyor, içine bin bir çeşit de sos katıyorlar.
Oysaki ne saf, ne duru, ne yalın ana-çocuk duygularıdır onlar.
TEL TEL Zehir zekalı reklam metni yazarları, en istidatlı yönetmenler; damardan aşı yapmaktan da öte, anjiyo yapar gibi; duygusallığın tekmil damarlarında tel tel gezdiriyor laf ziyanlıklarını.
KEZZAPLI Hüzzam makamı taksim yapan ağlak bir klarnet eşliğinde pamuk yüzlü anaların evde evlat bekleyişleri, kah içimizi kezzaplayan bir kavuşup sarılmayla, kah yürekler dağlayıcı bir bekleyişgelmeyiş kırıklığında sunuluyor bize.
HIZLI TRENLER Görünmez hicran-vefa lokomotifleri, anında gözyaşı-hıçkırık kılığına tebdil olup düşsel istim, çakma duman salarak en dip hislerimize hızlı trenler kaldırıyor üh-hüüü.
ŞARTLI REFLEKS İstasyonlar; vitrini en gıcıklayıcı sloganlar ve görsellerle süslenmiş şucu bucu dükkanları, mağazaları vesaireler. Biz de
"şartlı refleks" bileti almış yolcular halinde istasyonda inip,
"anamıza layık" hediyeleri öbekle alıp, götürüp kollarına bırakıveriyoruz, bingooo! Bu fazla soslu yemeğe ben de salça katayım. Karacaabey yakınlarında bir köylük yerden, salçalık dometes ekimi yapan, analar gününü tarlada kutlayanları anlatayım size. Bu biçim bir yazı yazarak da bizzat salça olayım '
ayarsız gidişata'. Bir halt beceremeyeceğimi, tekere çomak bile değil, tüy parçası kıvamında bir şeyler sokup, bir şeycikleri değiştiremeyeceğimi biliyorum ama olsun. Hadi gelin aşağıda devam edelim.