Şimdi de emektar bir
polis memuru mektubuna göz atalım; "Değerli Savaş Ay. Biliyorum ki kişilerin işine, yaşına ve mesleğine bakmadan herkesin hakkını arıyor ve onların gönüllü sözcüsü oluyorsun.
Bir polis memuru olarak bana da yardımcı olacağınıza inanarak yazıyorum. Savaş Bey, ben Halkalı lojmanlarda oturuyor ve
K.Çekmece'de çalışıyorken hiçbir gerekçe gösterilmeden
B.Çekmece'ye tayin edildim. Oturduğum lojmanla arası 28 km. Bu adam nasıl gider nasıl gelir düşünen yok. Müdürlerime sorduğumda "görülen lüzum üzerine" diye cevap aldım.
SORDUM AMA Kaldı ki acaba bir yaramazlık mı yaptım diye soracaktın öyle bir şey olsa biliyorsun hemen soruşturma açarlar. 22 yıllık meslek hayatımda hep başarılara imza attım. Bunun karşılığı da büyük kızım
Polis Akademisi'ne girdi ve 3. sınıfta okuyor zaten. Boş ve düzayak bir memur olsam kızım
Polis Akademisi'ne giremezdi. Zaten geçim zorluğu çekerken bir de bu tayin işi çıkınca hepten bittim.
BUNALMADAN İlle de bir tarihte bir meslektaşımın yaptığı gibi kafamıza silah dayayıp, Atatürk heykelinin dibine mi oturayım. Artık dayanacak gücüm kalmadı. Beni anladığınızı umuyorum. Lütfen bana ve benim durumumda olanların sesi olun. Bunalıp kafama bir tane sıkarak çalıştığınız gazetenin alt köşesinde gençlik vesika fotoğrafımla yer almak istemiyorum. Lütfen adım sizde saklı kalsın."