Bildiklerini söyleyememenin acısı!
Transseksüeller de türban taksın, eşcinseller muhafazakar olsun, erkekler doğuma girsin, Huysuz Virjin program yapsın, Polat Alemdar insanları öldürsün, kundakçıları taklit edenler arabaları yaksın, cinnet getiren babalar ailelerini katletsin, anneler doğurdukları bebekleri boğazlasın, doğuda çocuklar eksi 34 derecede üstlerinde incecik hırkalarla kilometrelerce yürüyerek okula gitsin... Muhalefet iktidara yüklensin, iktidar savunmaya geçsin. İşte Türkiye'nin makus talihi... Size de tanıdık geldi değil mi? Süleyman Demirel'in iktidarında da Bülent Ecevit'in başbakanlığında da hep aynı şeyler konuşuldu ve yaşanmaya devam ediyor.
GERÇEKTEN UZAK GÜNDEM Oysa artık kansere çare bulunduğunu, halkımızın gelir düzeyinin arttığını, terörün bittiğini, herkesin okumak ve öğrenmek için birbiriyle yarıştığını, tartıştığını, düşündüğünü görmek istiyor şu gönül ama ne çare. Televizyonlarda beyinleri uyuşturan magazin ve kadın programları, gerçeklikten uzak "aile" ile entrika dizileri olduğu sürece, halkımızın bilinç düzeyinin yükselmesi ve tepki göstermesi zor görünüyor. Bildiklerini söyleyememenin, düşündüklerini unutmak zorunda olmanın sıkıntısını çekenler yaşıyor bu ülkede. Sesi çıkanlar ise iktidar, erk, kudret ve para sahibi. Onlar da işlerine geleni söylüyor.
İNSANCA YAŞAM TALEBİ Yoksulun, zayıfın sesi hiç çıkmıyor. Çünkü susturuluyor, çünkü korkuyor. Evine helal parayla alınmış bir dilim ekmek, çocuklarına gösterdiği güler yüz namuslu insanların avuntusu oluyor. Daha fazlasını, insanca yaşamayı talep edemiyor, isteyemiyor. Sabahları mutsuz insanlar görüyorum, otobüslerde, duraklarda, minibüslerde. İşe gitmek zorunda olmanın ağır yükü altında eziliyorlar. Bu ülkenin insanları böyle bir Türkiye'yi hak etmiyor.