Önce kapımızın önünü süpürelim
Geçen hafta "köşe kapmacı kadın yazarlardan" bahsedince, arkadaşlar doğal olarak "Bunun bir de erkek versiyonu yok mu?" diye sordu. Olmaz mı? Hem de hemen hemen her gazetede... Üstelik aralarında saydığımız kadın köşe kapmacılardan daha feci olanları var. Moda, yemek, siyaset, ekonomi, spor, her konuda fikirleri var... Ama bilgi?
Bir sağcı, bir solcu Bu köşeciler genellikle iktidarın durumuna göre bir gün sağcı, bir gün sosyal demokrat, olmadı liberal. Tabii insanın "ideolojisi" zırt pırt değişince yazısına da yansıyor. Hele gazete değiştirdiklerinde bu "özellik" iyice ortaya çıkıyor. Sağcı gazeteyse sağcı, solcu gazeteyse solcu oluveriyorlar. Maalesef bu konuda da örnek çok. Aynı cümleleri kurar gibiyim. Yazacak bir şey bulamadıklarında birbirlerini eleştiriyor ya da genellikle ünlülerden seçtikleri sevgilileriyle yaşadıklarını yazıyorlar. "Polemik olsun da prim yapalım, patronların dikkatini çekip, futbolcu gibi oradan oraya bol paralarla transfer olalım. Yarın öbür gün bir de televizyon programı yaptık mı, gelsin villa, gitsin araba" şeklinde yaşıyorlar. Üstelik bunu da iyi beceriyorlar. Çünkü omurgasızlar...
Helin Avşar bile yazar Her köşe başında bu adamlar ve kadınlar var. Dolayısıyla Haldun Simavi'nin "Gazeteci kamu meydanında aristokrattır" sözü güme gidiyor. Okuyucular gazetelere ve yazarlara güvenmiyor, gazetecilik gördüğünüz ve okuduğunuz kadar yapılıyor. Önce kendi kapımızın önünü süpürelim. Sonra hak ve hukuktan bahsedelim. Hoş, Helin Avşar'ın bile köşe yazarlığı yaptığı bir ülkede gazetecilikten fazlasını beklemek yanlış olur.