Vicdanla cüzdan arasına sıkışmak
Ahmet Altan, sahibi olduğu Taraf'taki yazısında 8 askerin hikayesinden yola çıkarak "özgür habercilikten, etik ve vicdan"dan bahsediyor. Taraf'ı da Alev Er ve Başar Arslan'la bu yüzden çıkarttıklarını söylüyor. Geç kalmadınız mı? Gazeteciler vicdanlarıyla cüzdanlarının arasına sıkışalı çok oldu Sayın Altan. Alev Er başta olmak üzere ikiniz de yıllarca gazetelerin en tepe noktalarında çalışmadınız mı? Siz bu ülkenin aydınlarını sadece Orhan Pamuk, Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli'den ibaret sanmadınız mı? Köşelerinden ahkam kestiğiniz gazetelerde alt kadroda çalışanların bir fikri olacağını düşünemediniz mi? Gazeteciliğin sadece köşe yazarlığından ya da yayın yönetmenliğinden ibaret olmadığını bilemediniz mi? Siz değil misiniz orduyu eleştirdikten sonra yazıları sansürlenen. Sonra çiçek, böcek, kadınlar hakkında kitaplar yazan. O zaman neden karşı çıkmadınız. Neden dar bütçeli "küçük" gazetelerde meramınızı anlatmadınız? Şimdiye kadar kaç muhabirin haberini enine boyuna incelediniz? Taraf'ı çıkarttıktan sonra mı? Geç kaldınız Sayın Altan... Siz fildişi kulelerde, sırça köşklerde yaşarken, gazeteciler maaşlarıyla geçinmenin derdine çoktan düşmüştü... "Ekipler değişecek, yeni insanlar gelecek" diye çok uykusuz kalmıştı. Siz transfer için dünya para alırken, işten çıkartılacaklar 35 kuruşluk tazminatını hesaplamayla bitiremiyordu. Çok geç artık Sayın Altan... İçimize, kanımıza dokunan çok şey var. Ama siz daha iyi bilirsiniz ki, Abdülhamit'ten bu yana süreç aynen işliyor. Gazetelerde "vicdanını kaybetmiş korkunç bir topluluğun sözcülüğü yapılıyor" artık. "Asıl gazeteciliğin 'güçsüzlere' sahip çıkmak olduğunu göstermek" elinizdeydi de çok geç artık Sayın Altan. Hayatın gerçeği, ay başında kapıya gelen evsahibi ve faturalardır Sayın Altan. Vicdanla cüzdan arasına çoktan sıkıştık. Geçmiş olsun Sayın Altan...